Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12231 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7907 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı-karşı davalı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 01/03/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; asıl davanın husumet yönünden reddine, karşı davanın ise kesin hüküm nedeniyle usulden reddine dair verilen 23/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı ... vekili ve davalı- karşı davacı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava ve karşı dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl davanın husumet nedeniyle; karşı davanın ise kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hüküm, davacı-karşı davalı ... ve davalı-karşı davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.1-Davacı-karşı davalı ...’ın asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Davacı-karşı davalı, davalıların yazlık komşuları olduğunu, kendisinin ...Konut Yapı Kooperatifinin eski yöneticisi, davalıların ise yeni yöneticileri olduğunu, davalıların kendisini zimmet ve Kooperatif Kanunu'na aykırılık nedeniyle haksız olarak şikayet ettiklerini, hakkında dava açıldığını ve beraat ettiğini belirterek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalıların yönetim kurulu üyeleri olarak kooperatif tüzel kişiliği adına hareket ettikleri, bu nedenle husumetin kooperatif tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya incelendiğinde, davalıların kooperatifin hali hazır yöneticileri oldukları, davacının ise eski yöneticisi olduğu, davalıların davacının zimmetine para geçirdiği ve Kooperatif Kanununa aykırı hareket ettiği gerekçesiyle davacıyı şikayet ettikleri, şikayet sonucunda davacı hakkında kamu davası açıldığı ve davacının beraat ettiği anlaşılmaktadır. Dava hukuki niteliği itibariyle haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından davalılara husumet yöneltilebilir. Mahkemece işin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.2- Davalı-karşı davacı ...’in karşı davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;Davalı-karşı davacı, davacı-karşı davalının kendisini her fırsatta şikayet ettiğini, vergi denetmenliğine tefecilik yaptığından bahisle asılsız ihbarlarda bulunduğunu, yapılan şikayetler neticesinde hakkında takipsizlik kararı verildiğini belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Mahkemece, davalı-karşı davacının aynı hukuki nedenlere ve isnatlara dayanarak daha önce davacı-karşı davalıya manevi tazminat davası açtığı ve o davada verilen kararın kesinleştiği gerekçesiyle davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.Kesin hüküm, 6100 sayılı HMK'nın 303. maddesinde düzenlenmiş olup, hükmü veren mahkeme de dahil olmak üzere bütün mahkemeleri bağlar. Bir dava karara bağlanıp verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı taraflar arasında, aynı konuda, aynı dava sebebine dayanılarak yeni bir dava açılamaz. Dosya incelendiğinde, davalı-karşı davacının ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2003/457 esas, 2009/33 karar sayılı ilamıyla davacı-karşı davalı aleyhine manevi tazminat davası açtığı, davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar, anılan dava ile eldeki davanın tarafları aynı ise de, davaların konuları ve sebepleri farklıdır. Şu durumda, eldeki davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini gerektirecek bir kesinleşmiş karar yoktur. Dolayısıyla kesin hüküm söz konusu değildir. Mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de davalı-karşı davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı ... yararına; (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle ise davalı-karşı davacı ... yararına BOZULMASINA ve taraflardan peşin alınan harçların istekleri halinde geri verilmesine 15/12/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.