Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12207 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 11888 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ 17/03/2015NUMARASI : 2015/113-2015/96Davacı M.. B.. vekili Avukat N..O.. tarafından, davalı D.. G.. aleyhine 16/03/2015 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsizliğine dair verilen 17/03/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, davacı M.. B.. kefil sıfatıyla ödeme taahhüdü nedeniyle, davalı hakkında tahakkuk ettirilen sulama borcunun tahsili için davalı aleyhine başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik işlemleri kapsar.” şeklindedir. Kanun'un 3. maddesinin 1. fıkrasının (k ve I) bendinde “ Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,..” şeklinde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda, icra takibine konu olan alacağın dayanağının davalının imzaladığı 10/01/2013 tarihli su aboneliği sözleşme kefaletnamesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı kefil olup tüketici sayılamayacağından, 6502 sayılı Kanun'un tüketiciler için benimsediği hükümlerin somut olayda uygulanamayacağı gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davaya Tüketici Mahkemesi tarafından bakılması gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.