MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 07/11/2013NUMARASI : 2012/391-2013/452Davacı M.. A.. vekili Avukat A.. S..tarafından, davalı D.. K.. aleyhine 22/10/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 07/11/2013 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 23/09/2014 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat Ş.. S.. geldi. Karşı taraftan davalı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.Dava, haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Mahkemece, davalının sanık olarak yargılandığı Mersin 6. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2011/1281 Esas, 2012/1016 Karar sayılı dosyasının bu davadan ayrı bir olayla ilgili olup, davalı-davacı ve dava dışı başka kişilerin bulunduğu "kurul toplantısı sırasında davalının aleni olmayan konuşmaları kaydetme" eylemine ilişkin olduğu, davalı tarafından yazılan 15/06/2010 tarihli dilekçeye dayalı olarak eldeki davanın açıldığı, davacının şikayet edeni ve konusunu 18/02/2011 tarihinde öğrendiği, dava tarihinde bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile davanın reddine dair hüküm kurulmuştur.Dosya kapsamından ve özellikle dava dilekçesinden davalının sanık sıfatı ile yargılandığı ceza dosyasından ve yargılamaya konu kişiler arası aleni olmayan konuşmaları kaydetme eyleminden açıkça bahsedildiği, hatta maddi tazminata ilişkin istemin kamu davasında ödenen vekalet ücretine ilişkin olduğunun belirtildiği görülmektedir. Bu durumda mahkemenin ceza davasına konu eylemin dava konusunu oluşturmadığı şeklindeki gerekçesi doğru görülmemiştir.Yine, kabule göre de, dava konusu şikayet dilekçesi, yasal unsurlarının oluşması halinde 5237 sayılı TCK’nun 267. maddesinde düzenlenmiş bulunan iftira suçunu oluşturabilecek nitelikte bulunduğundan, bu halde ise ceza zamanaşımı uygulanacağından mahkemenin zamanaşımı konusundaki değerlendirmesi yerinde değildir. Şu halde, işin esası incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve davacı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.