MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 18/06/2013NUMARASI : 2009/470-2013/326Davacı İ.. B.. vekili Avukat V.. G.. tarafından, davalılar M.. B.. vdl aleyhine 29/12/2009 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/06/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve E.. S.. gayri davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Davacının ek karara ilişkin temyiz itirazları yönünden; Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davacı vekili ve davalılar S.. A.., H.. Ö.., M.. K.., D.. E.. ve M. F.. B.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dosyasının incelenmesinde, davacı vekili tarafından, mahkemece kararın verilmesinden ve davalılar vekili tarafından temyiz dilekçesinin sunulmasından sonra 16/09/2013 tarihli kısmi kesinleştirme talepli dilekçe ile, kararın E.. S.. dışındaki davalılar tarafından temyiz edilmesi nedeniyle kararın davalı E.. S.. hakkında kesinleştiği belirtilerek, kararın kısmen E.. S.. hakkında kesinleştirilmesinin talep edildiği, mahkemece 17/09/2013 tarihli ek karar ile; her ne kadar E.. S..'ın adı gerekçeli kararda davalı olarak yazılmış ise de E.. S..'ın davada taraf durumunda olmadığı, bu nedenle davacı vekilinin kısmi kesinleştirme talebinin yerinde görülmediği belirtilerek davacı vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.Şu halde, mahkemece verilen karar ile dosyadan el çekilmesine rağmen, davada tarafı değiştirecek şekilde ek karar verilmiş olması doğru değildir. Davalı E.. S.. hakkında açılmış bir dava vardır ve hakkında hüküm kurulmuştur. Ek kararla taraf sıfatını değiştirecek şekilde asıl karardan farklı karar verilmesi yerinde olmadığından ek kararın kaldırılması gerekmiştir.2-Davalılardan M.. K.., D.. E.. ve M. F.. B...'ın temyiz itirazları yönünden;Dosya kapsamından, davaya konu haberin yayınlandığı gazete künyesi incelendiğinde davalılar M.. K.., D.. E.. ve M. F.. B..'ın Yazı İşleri Müdürü olduğu anlaşılmaktadır. 5187 sayılı Basın Kanunu 13. maddesinde basılmış eserler yoluyla işlenen fiillerden doğan maddi ve manevi zararlardan dolayı açılacak tazminat davalarında hukuki sorumluluk düzenlenilmiş olup "....eser sahibi ile yayın sahibi ve varsa temsilcisi" sorumlular arasında sayılmıştır. Davalılar Yazı İşleri Müdürü olduğundan, haklarında açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması doğru olmayıp, kararın bozulması gerekmiştir.3-Davalılardan S.. A.. ve H.. Ö..'ın temyiz itirazları yönünden;Dava konusu haber, S. Gazetesi'nin 23/09/2009 günlü sayısında davalı H.. Ö.. tarafından “Ergenekon'un Trilyonluk Öğrencileri” başlığıyla okuyucuya sunulmuş olup, devamında ''Ergenekon Savcılarının talebi üzerine başlatılan incelemede, sanıkların trilyonluk nakit para transferlerinde öğrencileri kullandıkları belirlendi'' alt başlığına yer verilmiş, haberin içeriğinde ise; ''... Sanıkların para hareketlerinde dikkat çekmemek için öğrencileri kullandığına ilişkin ilk tespitler, tutuksuz Ergenekon sanıklarından İ.. B..'nin hesaplarında yapılan incelemede yapıldı. Benli'nin hesaplarına yüksek tutarlı nakit yatırma ve nakit çekme işlemini gerçekleştiren T.B adlı kişinin, işlemlerin yapıldığı tarihte üniversitede öğrenci olduğu, öğrencilik dışında başka ile uğraşmadığı belirlendi. Bunun üzerine, inceleme derinleştirildi. Öğrencilerin operasyon sanıkları tarafından başka hangi işlerde kullanıldığı yönünde araştırma yapılmaya başlandı.'' şeklinde ifadeler ile soruşturma ile ilgili bilgiler ve iddialar yar almış, ayrıca İstanbul Üniversitesi eski Rektörü K.. A... ile davacının fotoğrafı haberde kullanılmıştır.Davacı, dava konusu haberin gerçeğe aykırı olduğunu,gerçeklere aykırı bulunan haberle kamu oyunda suçlu gösterilmeye, küçük düşürülmeye çalışıldığını ve şahsı ve şirketi hakkında yanlış anlaşılmalara yol açacak biçimde doğru olmayan bilgiler verildiğini, davaya konu olan haberde T.B. olarak adının ve soyadının baş harfleri yazılan kişinin, 1 Kasım 2007 tarihinden beri şirketin muhasebe departmanında mutemet olarak çalışan T.. B.. olduğunu, K.. A.. ile birlikte yer alan fotoğrafın montaj olduğunu belirterek uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.Davalılar ise; davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece; davalılar tarafından gerçeklik sınırı aşılarak, olmayan şeylerin yazılmasıyla yorumlar yapılarak, toplumsal ilgi çeken tarzda özle biçim arasındaki dengeye dikkat edilmeksizin, basın özgürlüğünün sınırları aşılmak suretiyle davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu belirtilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; İstanbul 13. ACM'de görülmekte olan Ergenekon Davasında davacı hakkında dava konusu iddianamede, Ergenekon Terör Örgütünün gizli toplantılarına ev sahipliği yaptığı, USİAD'daki konumu ve Ergenekon Terör Örgütünün üst düzey sorumluları ile irtibatları göz önüne alındığında İ.. B..'nin terör örgütü üyesi olduğu iddialarına yer verilerek cezalandırılmasının istendiği, soruşturma aşamasında davacının ve diğer şüphelilerin hesap hareketleri ile ilgili olarak BDDK Bankacılık Yeminli Murakıbları tarafından hazırlan Bilirkişi Raporunda; İ.. B..'nin önemli görülen bankalardaki parasal hareketlerinin de incelendiği, raporun bir bölümünde, İ.. B..'nin İ.Bankası nezdindeki 20/11/2007 tarihli işlem açıklamasında T.. B..'e ilişkin olarak ''15:26 Öğrenci Katkı Payı..... T.. B.. ...İstanbul'' açıklamasının bulunduğu, bu açıklamadan, İ.. B..'nin hesabından yüksek tutarlı nakit yatırma ve nakit çekme işlemleri gerçekleştiren 1982 doğumlu T..B... isimli şahsın bu tarihte öğrenci olduğunun anlaşıldığından bahsedildiği anlaşılmaktadır.Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Şu durumda, dava konusu haberde aktarılan içerikte bir adli soruşturma dosyası ve adli soruşturma dosyasında alınan ve BDDK Bankacılık Yeminli Murakıbları tarafından hazırlan Bilirkişi Raporunun bulunduğu, dava konusu haberin görünür gerçekliğe uygun olduğu, ayrıntı niteliğindeki bir takım beyanların gazetecilik tekniği gereği okuyucunun dikkatini çekmeye yönelik olduğu, görünür gerçekliği değiştirmediği, yayımlanmasında toplumsal ilgi bulunduğu, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, basın özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalılar S.. A.. ve H.. Ö..'ın manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2 ve 3) nolu bentte gösterilen nedenle davalılar M.. K.., D.. E.., M. F.B., S.. A.. ve H.. Ö.. yararına, temyiz olunan 17/09/2013 tarihli ek kararın yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenler ile davacı yararına BOZULMASINA ve taraflardan peşin alınan harçların istek halinde geri verilmesine 10/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.