Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11567 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10137 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :.....Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine .... gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.Davacı, olay tarihinde aracıyla trafikte seyir halinde iken, davalının aracıyla arkadan gelerek sağ taraftan önüne geçmeye çalıştığını, kendisinin de klakson çalarak karşılık verdiğini, bunun üzerine davalının bir anda aracını sağa çekerek araçtan inip yanına geldiğini, kendisini aracın içinden çıkartarak bayıltana kadar darp ettiğini, .....Hastanesinin 20/12/2013 tarihli raporuna göre, basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve vücutta kemik kırığına neden olacak şekilde yaralandığını, davalı hakkında kasten yaralama suçundan ceza davası açıldığını, ..... Mahkemesinin .... sayılı ilamı ile davalı hakkında hapis cezasına hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, bu kararın 02/09/2014 günü kesinleştiğini belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini talep etmiştir.Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Borçlar Kanunu 47. maddesi (TBK md. 56) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Somut olaya gelince; olay tarihi, olayın oluş şekli ve gelişim biçimi, davacının yaralanma derecesi, tarafların sosyal ekonomik durumu ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup, davacı yararına daha üst seviyede manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının ise diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.