MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/03/2014NUMARASI : 2013/13-2014/106Davacı E.. D.. vekili Avukat Hasan tarafından, davalı H.. A.. aleyhine 08/01/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının elektronik posta adresine gönderdiği ileti ile kendisine hakaret ve tehditte bulunmasından dolayı uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, davacıya hakarette bulunmadığını ve tehdit etmediğini, toplum tarafından gazete ve internetten ulaşılabilecek haber ve bilgiler doğrultusunda kendi görüşlerini, rahatsızlığını bildirdiğini istemin fahiş olup davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davalının davacının elektronik posta adresine gönderdiği mail içeriğinde davacıya yönelik hakarette ve tehditte bulunduğu sabit olmakla manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, dava konusu edilen yazı nedeni ile davalı hakkında hakaret ve tehdit suçundan kamu davası açıldığı, her iki suçtan da mahkumiyetine ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir hüküm olmadığından hukuk hakimi yönünden ortada bağlayıcı nitelikte bir ceza mahkemesi kararı bulunmamaktadır. Davacı, ulusal düzeyde yayın yapan bir gazetenin genel yayın yönetmenidir. Davalı ise kendi beyanına göre 40 yıldır gazete okuyan bir vatandaş olup, davacının genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin yayın politikasına yönelik eleştirileri bulunduğu, toplumun ilgisini çeken haberler ile ilgili tarafsız yayın yapmadığını düşündüğü, dava konusu edilen elektronik posta içeriğinin bütünü dikkate alındığında davalının, davacıya yönelik tehdit ya da hakaret kastı ile hareket etmediği, nitekim yazısını bitirirken benim düşüncelerim böyle diye bitirdiği anlaşılmaktadır. AİHM si 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru no lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir.Somut olaya gelince, davacının genel yayın yönetmeni olduğu gazetenin yayın politikasına yönelik görüş ve düşüncelerini elektronik posta yoluyla davacıya ileten davalının düşüncelerin yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 10. maddesi, Anayasa 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.