MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... Ltd. Şti. vekili Avukat ... tarafından, davalı ... A.Ş. aleyhine 07/09/2015 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın dava şartı yokluğundan reddine dair verilen 11/02/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız el atmadan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.Davacı, şirkete ait taşınmaz yakınında, davalı şirket tarafından fabrika binası inşa edildiğini, inşaat sırasında çıkan büyük miktardaki hafriyat toprağının kendisine ait parsele döküldüğünü, talep edilmesine rağmen hafriyatın kaldırılmadığını, kendilerinin nakliyeci vasıtasıyla taşıtmak zorunda kaldığını ve taşıma şirketine 635.664,82 TL faturalı ödeme yapıldığını, ayrıca zarar miktarının belirlenmesi için tespit davası açıldığını, tespit dosyası kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda davacının 172.000,00 TL zararı olduğunun belirtildiğini iddia etmiş, gerçek zararının tespiti ve oluşan zararın davalıdan tazmini isteminde bulunmuştur.Mahkemece, davacının davalı tarafından dökülmüş olan hafriyat toprağının taşınmasından kaynaklı alacak miktarının faturayla belirli olduğu bu durumda şartları bulunmadığı halde dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 107. maddesinde; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceği ve karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabileceği düzenlenmiştir.Somut davada; davacı talebini sadece kendisi tarafından hafriyatın taşıtılması sırasında yapılan harcama bedeli olan faturaya dayandırmamıştır, açıkça bu konuda tespit davası açıldığını ve orada belirlenen bedelin kendisi tarafından yapılan ve de fauralandırılan harcama arasında fark olduğunu, alacağın tam ve kesin miktarının yapılacak yargılama sırasında mahkemeye her iki tarafça sunulan deliller ve bilirkişi incelemesi ile belli olacağını belirtmiş ve talebini fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL olarak açıklayarak uyuşmazlığın giderilmesi isteminde bulunmuştur.Şu halde; davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı olduğu kabul edilerek işin esasına girilip tüm deliller toplanıp, incelenmesinden sonra bir karar verilmesi gerekirken istemin hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.