Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11426 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13575 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Urla Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/03/2014NUMARASI : 2012/100-2014/155Davacı I.. S.. tarafından, davalılar R.. K.. ve diğeri aleyhine 08/03/2012 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 21/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalılardan A.. K.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davada istem kısmen kabul edilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılardan A.. K.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalılar tarafından Urla Cumhuriyet Başsavcılığı'na, evinin etrafına güvenlik amacı ile koydurduğu kameralarla kendilerini gözetlediği şeklinde asılsız beyanlardan oluşan şikayet dilekçesi verildiğini, yapılan soruşturma sonucunda hakkında Urla Sulh Ceza Mahkemesine özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan kamu davası açıldığını, ancak yapılan yargılama neticesinde beraatine karar verildiğini, şikayet hakkının sınırları aşılarak kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalı R.. K.. yönünden davanın reddine, davalı A.. K.. yönünden ise davanın kısmen kabulü ile bir miktar manevi tazminata karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış,olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda; olay tarihinde tarafların birbirlerine komşu olan müstakil vasıfta sitelerde ikamet ettikleri, davalıların, davacı hakkında Urla Cumhuriyet Başsavcılığına, hitaben yazdığı dilekçe ile davacının evinin etrafına taktırmış olduğu kameralarla kendilerini gözetlediği gerekçesi ile şikayette bulundukları, soruşturma sonucunda davacı hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan Urla Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yargılama sonucunda davacının beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.Tüm dosya içeriğinden, davalı A.. K..'nın, davacının evinin etrafına taktırdığı kameralar nedeni ile kendi evinin görüntüsünün alındığına dair kuşkuya kapılmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, şikayet hakkının kullanılması için yeterli emarenin bulunduğu, davalının yasal şikayet hakkını kullandığı anlaşıldığından, mahkemece manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının hukuka uygun kullanılmadığı gerekçesiyle davalının bir miktar manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.