Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11365 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12235 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Antalya 8. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/11/2013NUMARASI : 2012/646-2013/535Davacı H.. C.. vekili Avukat Perihan tarafından, davalılar S.. Ş.. ve diğerleri aleyhine 10/10/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat ile davalı S.. Ş.. ile ilgili davanın reddine, diğer davalılar yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 20/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi P. Gazetesi - D. Gazetecilik A.Ş, M. Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş, A.. O.. ve B. Gazeteciler Yayıncılık A.Ş. vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne her bir davalı aleyhine hüküm altına alınan tazminat miktarına göre duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece maddi tazminat istemi ile davalı Şeçil Şengelir yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı S.. Ş.. dışındaki davalılar tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, hiç bir suça karışmadığı halde polis tarafından gözaltına alındığını, daha sonra hakkında takipsizlik kararı verildiğini, P. Gazetesi'nin 12/10/2011 tarihli nüshasında "V." başlıklı, aynı tarihli V. Gzetesi'nde "Ş." başlıklı, 12/10/2011 tarihli M.Gazetesi'nde "Ölenin yakınlarını 120 bin TL dolandırmışlar." başlıklı haberler yapılarak resminin yayınlandığını, sözkonusu haberlerin aynı gazetelerin internet sitelerinde de yayınlandığını, bu haberler nedeniyle çalıştığı iş yerinden ayrılmak zorunda kaldığını, kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek uğramış olduğu maddi ve manevi zararın giderilmesini istemiştir.Davalılar, haberin yayınlandığı tarihte görünür gerçeğe uygun olduğunu, dava konusu haberin yayınlanmasında kamu yararının bulunduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.Mahkemece, hakkında dava açılmamasına rağmen polisler tarafından davacının gözaltına alınırken çekilen resimlerinin yayınlandığı, davacının dolandırıcı çetesinin bir üyesi gibi gösterilmek suretiyle haber yapılarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası'nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa'nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu'nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.Davaya konu olayda; Antalya İl Emniyet Müdürlüğü tarafından gerek yazılı ve görsel, gerek internet üzerinden ölen şahısları tespit edip onların yakınlarıyla irtibata geçerek, kendilerini avukat olarak tanıtıp ölen şahısların araç parçaları, zirai tarım malzemeleri vs. alımı nedeniyle bulunan borcunu ödemediğini, firmaların icra takibi için dosyaları kendi bürolarına teslim ettiklerini, haciz ve takip işlemlerini başlatılmasını istediklerini, icra işlemleri başlamadan borçların ödenmesi halinde ekstra vekalet ücreti istenmeyeceğini belirterek ölen kişilerin yakınlarını ikna ederek verdikleri banka hesaplarına havale yaptırmak suretiyle ölen kişilerin yakınlarını dolandıran bir çete ile ilgili yürütülen soruşturmada Cumhuriyet Savcılığınca alınan teknik takip ve fiziki inceleme kararı uyarınca davacının isminin de teknik takibe takılması nedeniyle düzenlenen operasyonda, davacının çetenin diğer elemanları ile birlikte gözaltına alındığı, gözaltına alınma sırasında çekilen fotoğrafına yer verilerek konu ile ilgili haberlerin yapıldığı, daha sonra davacının olayla ilgisinin bulunmaması üzerine serbest bırakılarak hakkında takikipsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu haberlerde soruşturma konusu hakkında çeşitli bilgiler okuyucu ile paylaşılmış ve bu kapsamda davacının gözaltına alındığı bilgisine yer verilmiştir. Haber yayınlandığı tarih itibariyle görünür gerçeğe uygun olup, haberde kullanılan ifaderlerle özle biçim arasındaki denge bozulmuş değildir. Hukuka aykırılık içermeyen davaya konu haberler nedeniyle davacının kişilik haklarının zarar gördüğünden söz edilemez. Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.