Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11351 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13864 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 20. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 20/03/2014NUMARASI : 2011/172-2014/107Davacı Sevgi Saraç vekili Avukat Okan tarafından, davalı Ş.. K.. aleyhine 19/04/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 20/03/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava dışı eşi E. S. ile arasında görülmekte olan boşanma davasında davalının eşinin avukatlığını üstlendiğini, yanında yeğeni G.. Ç..'ın da bulunduğu sırada davalı avukatın 22/03/2011 tarihinde cep telefondan arayarak hakaret ve tehdit ettiğini belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davacıyı boşanma davası sırasında verilen tedbir nafakasını ödeneceği hesap numarasını bildirmesi için aradığını, davacıya hakaret ve tehdit etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu olay nedeniyle verilen takipsizlik kararının bağlayıcı olmadığı, dinlenen davacı tanığının beyanına göre davalının davacıya hakaret ve tehdit ettiğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacının şikayeti üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada her iki tarafın tanıklarının dinlenerek davalının telefonla tehdit ve hakaret suçunu işlediği konusunda soyut iddia dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği; boşanma davasında 20/06/2011 tarihinde dinlenen davacı tanığının davalıyı ve sesini boşanma davası nedeniyle tanıdığını belirtmesine rağmen dava konusu telefon görüşmesinin daha önce 22/03/2011 tarihinde gerçekleştiği, davalının hesap numarası bildirmesi için davacıyı aradığını belirtmesi üzerine, davacı vekilinin boşanma dava dosyasına telefon görüşmesinden bir gün sonra 23/03/2011 tarihinde verdiği dilekçede banka hesap numarasını bildirdiği gözetildiğinde, her iki tarafın tanıklarının beyanlarının birbiriyle çelişkili bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu halde, açıklanan hususlar gözetildiğinde davacı tanığının beyanına itibar edilemez. Mahkemece, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle, BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.