Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11291 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 12746 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ......ve Yayıncılık AŞ aleyhine 11/11/2009 gününde verilen dilekçe ile yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 10/05/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, davalı şirketin sahibi olduğu ...de yayınlanan ... isimli programda, konu edilen olay ve kişilerle bir ilgisi olmamasına rağmen kendisinden bahsedildiğini, yayına çıkmasının istendiğini, noter kanalı ile davalı kuruluşa ihtar çektiğini, buna rağmen iftira niteliğindeki iddialarla yayına devam edilerek isminin zikredildiğini belirterek, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, dava konusu programlarda evli ve bir çocuk annesi olan dava dışı bir şahsın, bayramın ikinci günü evinden ayrılması ve kendisinden haber alınamaması hakkında yayınlar yapıldığını, canlı olarak yayınlanan programlarda kendileri veya program sunucusu tarafından davacının kimliğine hiçbir suretle yer verilmediğini, 07/10/2009 tarihli yayında kaybolan kadının akrabası tarafından sürekli bahsedilen kişinin ... olduğu yönünde bir ifade kullanıldığını, kendisinin bu konuda uyarıldığı belirtilerek davanın reddi savunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davacının isminin geçtiği ... isimli programda ortadan kaybolan bir kişinin araştırılması esnasında programa katılanların tahminleri doğrultusunda günlerce yayın yapıldığı, izleyicilerden biri tarafından " ..." olarak bildirilmesi üzerine program sunucusu tarafından uyarıldığını, bunun dışında programda kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek herhangi bir yorum yapılmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. İfade özgürlüğü demoktatik bir toplumun asli temellerinden birini oluşturur. Bu hak kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın, kanaat özgürlüğünü, haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu sorumluluk "başkalarının şöhret ve haklarının korunması" için sınırlanabilir. Basının doğru ve güvenilir bilgi vermek için iyiniyetli hareket etmeye ve özen göstermeye yönelik ödev ve sorumlulukları da vardır. Dosya kapsamından davalı şirketin sahibi olduğu ... televizyonununda yayınlanan ... isimli programda, dava dışı bir şahısla ilgili değişik tarihlerde yayınlar yapıldığı, sürekli ... isimli bir şahıstan söz edildiği, kaçtığı veya kaçırıldığı belli olmayan bu şahsın birlikte gittiği ... ile aynı fabrikada çalışan ...'in aynı şahıslar olup olmadığı konusunda sürekli olarak yorumlar yapılarak alt yazılar geçtiği anlaşılmaktadır. Canlı yayına katılanlar tarafından davacının ismi verilerek, sürekli ismi zikredilen ...'in davacı ... olduğu söylenmiş, davacının tüm bu olaylarla yani kaçma veya kaçırılma olaylarıyla ilgili olduğu izlenimi ya da intibaı oluşturulmuştur. Gerçekliği kanıtlanmamış iddiaların yayınlanması yolu ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu anlaşıldığından Mahkemece uygun bir tazminata hükmedilmesi gerekirken, davanın tümden reddi doğru bulunmamış kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 12/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.