Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11206 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8376 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 29/08/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, .... 2. İcra Müdürlüğünde müdür yardımcısı olarak görev yaptığı tarihlerde davalının haksız, kötü niyetli şikayetine maruz kaldığını, davalının şikayeti neticesinde .... Cumhuriyet başsavcılığınca görevi kötüye kullanma suçundan yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ayrıca hakkında .... İcra Hukuk Mahkemesince yapılan disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, davalının haksız ve kötü niyetli şikayeti neticesinde itibar kaybına uğradığını, kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, tarafı olduğu icra dosyasında yatırdığı teminatın davacı tarafından karşı tarafa ödenmesi nedeniyle zarara uğradığını, yasal haklarını kullanarak sorumluların cezalandırılmasını istemiş olmasının kötü niyetli olduğunu göstermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının davacı hakkındaki şikayetini haklı gösterecek dolaylı da olsa emare ve olguların varlığının bulunmadığı, şikayetin hak arama özgürlüğünün sınırları aşılarak kullanıldığı ve davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa'nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Dosya kapsamından; davalı tarafından açılan bir hukuk davasında davanın reddine karar verildiği ve davalı aleyhine 28.700,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği, alacaklı tarafından bu vekalet ücreti alacağının tahsili için ilamlı icra takibi başlatıldığı, davalının kararı tehiri icra talepli olarak temyiz ettiği ve mehil belgesi alabilmek için 33.100,00 TL nakit teminat yatırdığı, icra dairesince mehil belgesi düzenlendiği, Yargıtay .... Hukuk Dairesince verilen 06/05/2010 tarihli tehiri icra kararının 21/05/2010 tarihinde .... 2. İcra Müdürlüğü katiplerinin UYAP ekranlarına düştüğü, ancak .... 2. İcra Müdürlüğünce 60 günlük süre içerisinde Yargıtay'dan tehiri icra kararı getirilmediği gerekçesi ile 33.100,00 TL'lik nakit teminatın 29/06/2010 tarihinde alacaklı vekiline ödendiği anlaşılmaktadır. Bunun üzerine davalı tarafından, davacı icra müdür yardımcısı hakkında Cumhuriyet savcılığına şikayet dilekçesi verilerek Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin 06/05/2010 tarihli icranın geri bırakılması kararı alınmış olduğu halde davacı tarafından zamanında işleme konulmaması nedeni ile teminat olarak gösterdiği paranın alacaklıya ödendiği, bu nedenle zarara uğradığı belirilterek suç duyurusunda bulunulmuş, davalının şikayeti üzerine davacı hakkında, ceza soruşturması ve İcra Hukuk Mahkemesince disiplin soruşturması başlatılmıştır. Davacı hakkındaki görevi kötüye kullanmak suçundan yapılan ceza soruşturması sonucunda, .... Cumhuriyet başsavcılığınca; delil yetersizliği nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, itirazın reddine karar verilerek kesinleşmiştir. İcra Hukuk Mahkemesince yapılan disiplin soruşturması sonucunda da davacının kusur ve kasıt yokluğundan dolayı disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Yukarıda açıklanan ilkeler ve olgular birlikte değerlendirildiğinde; davalının borçlu olduğu icra dosyasında mehil belgesi alabilmek amacıyla yatırmış olduğu teminatın süresi içerisinde tehiri icra kararı almasına ve bu kararın UYAP üzerinden ilgili icra müdürlüğüne ulaşmasını sağlamasına rağmen teminatın karşı tarafa ödenmesi nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek davacı hakkında şikayette bulunduğu, somut iddialara dayanan şikayet için yeterli emare bulunduğu anlaşılmaktadır. Şu durumda, davalının yasal şikayet hakkını kullandığının kabulü ile, mahkemece istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle, kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.