MAHKEMESİ : Çiftlik Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/06/2014NUMARASI : 2013/64-2014/108Davacı J.. K.. vekili Avukat Burşa tarafından, davalı N.. Ç.. aleyhine 02/05/2013 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;a) Dava, rücuen tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş, karar, taraflarca temyiz olunmuştur.Davacı, davalının karakolda yaraladığı Doğan Çakmak isimli kişinin idare aleyhinde açtığı tazminat davasında idarenin ödemek zorunda kaldığı zarar tutarının rücuen davalıya ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, davacının idare mahkemesinde hizmet kusuru nedeniyle tazminat ödemeye mahkum edildiğini bu nedenle ödediği tazminatı kendisine rücu edemeyeceğini, kendisinin eylemini tahrik etkisi altında işlediğini, üst araması yapılmadan içeri alınması ve şüphelinin nezarethane yerine bekleme odasında tutulması nedenleri ile idarenin meydana gelen sonuca katlanması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu uyarınca tarafların olaydaki kusur oranının %50 olduğu kabul edilerek idarece ödenen bedelin yarısının dava tarihine kadar faizi ile birlikte davalının ödemesine karar verilmiştir.Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, olay günü dava dışı Doğan isimli kişinin davalının eşini ve çocuğunu tüfek ile yaralaması nedeniyle jandarma tarafından Çiftlik Karakoluna götürüldüğü, karakolun nezarethanesinin tamiratta olmasından dolayı şüphelinin bekleme odasında tutulduğu, odanın kapısının da açık olduğu, davalının eşini yaralı halde bulup hastaneye götürmesinden sonra karakola geldiği, nizamiyeden üst araması yapılmadan içeri alındığı, karakola girdiğinde kapısı açık olan bekleme odasında şüpheli ile karşı karşıya kalan davalının, eşinin ve çocuğunun yaralanmasının verdiği tahrik etkisi altında üzerindeki çakı bıçağı ile şüpheliyi basit tıbbi müdahale ile giderilir biçimde yaraladığı anlaşılmaktadır.Davacı idare; aleyhine açılan manevi tazminat davasında, savcılık talimatı ile jandarma karakolunda tutulan şahıs ile arasında husumet bulunan kişinin üstü aranmadan binaya giriş yapması, şüphelinin bekleme odasında tutulması nedenleri ile idarenin kusurlu olduğu kabul edilerek tazminat ödemeye mahkum edilmiştir.Şu durumda, olayın meydana geliş biçimi itibariyle eşini ve çocuğunu yaralayan şüphelinin bulunduğu karakola giden davalının idare tarafından üstü aranmadan içeri alınması ve doğrudan şüpheli ile karşı karşıya bırakılması nedenleri ile üzerindeki çakı bıçağı ile tahrik etkisi altında şüpheliyi yaralaması eyleminin meydana gelmesinde idarenin davalıya oranla daha fazla kusurlu bulunduğunun kabulü gerekli olup dosya kapsamına uygun olmayan bilirkişi raporunun hükme esas alınması bu nedenle doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.b) Davacı, müteselsil sorumlu sıfatı ile üçüncü kişiye ödediği paranın halefiyet esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalının da önceki davada davalı olarak yer almamasına göre iadenin kapsamı, davacının mahkum olup ödediği para, bu paranın kendisi hakkındaki davada verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi, önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ve yargılama giderleri toplamından davalının payına düşen kısmıdır. Kendi kusurlu davranışı ile işin icraya düşmesine yol açan davacı, bu ihmali nedeniyle yapılmış olan icra giderlerini ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürede işleyecek faizi isteyemez. Çünkü sözü edilen giderlerle davalının eylemi arasında uygun sebep sonuç bağı yoktur. Mahkemece yapılacak iş, icra giderleri ile hükmün kesinleşmesinden sonra işlemiş olan faize ilişkin istek bölümünün hesaplanıp reddine karar vermekten ibarettir. Bu ilkelere aykırı düşüncelerle hesaplanan ve dava tarihine kadar işlemiş faizi ile birlikte toplam tutara faize faiz işletilecek biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.