MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/05/2014 gününde verilen dilekçe ile kurum zararı nedeniyle alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca adli yardım talepli incelenmesi davalı vasisi .... tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 6100 sayılı HMK madde 334 de ‘’(1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkca dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler. (2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.’’ hükmü getirilmiştir. Aynı kanun madde 336 da ise '’(2) Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini kayşılabilecek durumda olmadığını gösteren mali duruma ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. (3) Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır. (4) Adli yardım talebine ilişkin evrak, her türlü harç ve vergiden muaftır.’’ şeklinde düzenleme yapılmıştır.Dilekçeye ekli ve dosyadaki bilgi ve belgelerden, davalı vasisi ...’ın yukarı belirtilen kanun hükmünün öngördüğü şartları taşıdığı anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek işin esasının incelemesine geçildi.Dava, alacak istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vasisi tarafından temyiz edilmiştir.Davacı; davalının 01/05/2008 tarihinden itibaren .....Müdürlüğünden evde bakım ücreti alması nedeniyle haksız olarak aldığı muhtaç aylığının tahsilini talep etmiştir. Davalı duruşmaya katılmamış, yargılama yokluğunda yapılmıştır.Mahkemece, davalının muhtaç aylığı ödenmesine dair koşulları taşımadığı, keza 03/05/2010 tarihli dilekçe ile de sözü edilen borcu kabul ettiği dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında mevcut .... Hastanesi'nce düzenlenen 01/07/2004 tarihli rapordan davalı ...'ın % 80 oranında malül (Ağır derecede mental retardasyon) olduğunun tespit edildiği, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/05/2000 tarih, 2003/55-563 sayılı kararı ile annesi ....'ın vasi olarak atandığı anlaşılmaktadır. Dava ehliyeti, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci (vekil) aracılığı ile davayı takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptir. Mümeyyiz ve ergin olup kısıtlı olmayan her gerçek kişinin tam dava ehliyeti mevcuttur. Kısıtlıların ise dava ehliyetleri bulunmayıp davalarda kanuni temsilcileri tarafından temsil olunurlar.Türk Medeni Kanunu'nun 14. maddesinde “Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur” biçimindeki kanuni düzenleme ile 6100 sayılı HMK'nın 51. maddesinde “dava ehliyeti medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir” biçiminde, aynı yasanın 114. maddesinde de “(1) Dava şartları şunlardır…, d) Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin söz konusu olduğu hâllerde, temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması” biçiminde yasal düzenleme mevcuttur.Şu durumda, vesayet altında bulunan ...'a dava açıldığı, dava dilekçesinin de davalıya tebliğ edildiği ve yargılamaya bu şekilde devam edildiği, dava dilekçesi ekinde sunulan ve hükmün gerekçesinde de belirtildiği üzere ....'ın, dava konusu borcu, taksitler halinde ödeme talebini içerir dilekçe verdiği, vasinin yargılamadan haberdar edilmeyerek, yargılamanın bu şekilde sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinin yasal temsilci konumundaki vasisine yöntemince tebliğ edilerek usulüne uygun biçimde taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılama yapılması ve sonrasında ileri süreceği tüm kanıtlar toplanıp irdelendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun dikkate alınmaması bozmayı gerektirir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına 09/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.