Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10949 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16680 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/04/2014 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16/04/2015 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı tarafından istenilmekle daha önceden belirlenen 08/11/2016 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine duruşmalı temyiz eden davalı asil ... ile karşı taraftan davacı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyannın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının hizmet sözleşmesi ile elektronik mühendisliği kadrosunda tam zamanlı sözleşmeli personel olarak 15/04/2012 tarihinde Belediye'de çalışmaya başladığını, hizmet sözleşmesinin 15/10/2012 ve 01/01/2013 tarihlerinde yenilendiğini, 6495 sayılı yasanın yürürlüğe girmesi üzerine, sözleşmeli personele kadro verilmesinin gündeme geldiğini, davalıya da kadro verilmesi için kendisinden mühendislik diplomasının aslını ibraz etmesinin istendiğini, ancak davalının diploma aslını sunamadığını, hasıl olan şüphe üzerine ..., Üniversitesi ile yazışma yapıldığını ve Belediye'ye ibraz edilen diploma suretinin adı geçen üniversite tarafından hazırlanmadığının öğrenildiğini ve davalının işine son verildiğini belirterek, ödenen ücretlerin iadesini talep etmiştir. Davalı, çalıştığı on yedi ay boyunca birçok işte görev aldığını, işleri bizzat yaptığını, davacı ...'nin bu işlerin sonuçlarından faydalandığını, bu sebeple kamunun bir zarara uğratılmadığını belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalı tarafından yapılan işlerin tümünün başlangıçtan beri geçersiz olan bir hukuki ilişkiye dayandığı, davalının haksız hareketi ve kasıtlı davranışı ile kötüniyetli olarak hareket ettiği, bu nedenle savunmasına itibar edilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Haksız fiil, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışla diğer bir kimseye zarar vermesidir. Bu tanıma göre haksız fiilinin unsurları; fiil (davranış), zarar, kusur, fiil ile zarar arasında illiyet bağı ve hukuka aykırılıktır. Bir fiilin tazminat borcu doğurabilmesi için en önemli unsur zarardır. Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 42. maddesi gereğince; zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; davalının eyleminin haksız fiil teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır. Davalının haksız fiili nedeniyle davacı ...'nin zarara uğradığı da anlaşılmaktadır. Ancak zarar, davacı ... tarafından davalıya ödenen ücretlerin tümü değildir. Davalının, akdedilen sözleşme uyarınca davacı ...'de çalışmaya başladığı, iş akdinin sona ermesine kadar da fiilen çalıştığı ve hizmet verdiği tarafların kabulündedir. Şu halde; davalının yaptığı bu işin ve verdiği bu hizmetin karşılığı belirlenmeli ve bunun dışında kalan ödeme davacı ...'nin zararı olarak kabul edilmelidir. Zararın gerçek miktarını tespit etmek mümkün olmadığı takdirde; olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 42. maddesi uyarınca hakim, halin mutat cereyanını ve zarar gören tarafın yaptığı tedbirleri de nazara alarak onu adalete uygun olarak tayin etmelidir. Çalıştığı süre boyunca ödenen tüm ücretlerin davalıdan tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 08/11/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.