MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi 2-... vekili Avukat Turgay Turgut Davacı ... vekili Avukat Mehmet Yusuf Burak tarafından, davalı ... ve diğeri aleyhine 08/04/2013 gününde verilen dilekçe ile internet yayınının durdurulması istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; talebin kabulüne dair verilen 17/04/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ödetilmesi ve internet sitesindeki yayınların durdurulması istemine ilişkindir. Mahkemece internet sitesindeki yayının tedbir niteliğinde durdurulmasına ve siteden kaldırılmasına karar verilmiş, tedbir kararı; davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı ... tarafından Anayurt Gazetesinde kaleme alınan yazılarda, iftira niteliğinde ithamlarda bulunulduğu belirtilerek manevi tazminat ve internet sitesindeki yayınların tedbiren siteden çıkarılmasını talep etmiştir. Mahkemece; dava konusu yayınların halen internet sitesinde varlığını sürdürdüğü, yayınların birbiri ile bağlantılı olduğu ve davacının kişilik haklarını ihlal eder nitelikte bulunduğu belirtilerek, ara kararı ile altı adet internet yayınının tedbir niteliğinde durdurulmasına ve siteden kaldırılmasına karar verilmiştir. 23/05/2007 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren İnternet ortamında Yapılan Yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki 5651 sayılı Kanunun 9. maddesinin 1,2,3 ve 4 nolu bentlerinde, yayın içeriği nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi ya da kişilerin hangi usullerle ve hangi mercilere yayın durdurma talebinde bulunacakları aşamalarla belirlenmiştir. 5651 sayılı Yasanın 9/1-2 maddesinde; içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişinin, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebileceği, İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getireceği, bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılacağı, talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişinin onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere-/--2-2013/8293-2013/10720 hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebileceği, sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlayacağı, Sulh ceza hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebileceğinin belirtilmesi karşısında internet üzerinden yapılan yayınların durdurulmasına yönelik istemlere yönelik olarak açıkça Sulh Ceza Mahkemeleri görevli kılınmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesinde ise; "Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını istiyebilir" 25.maddesinde; " Davacı, hakimden saldırı tehlikesinin önlenmesini, sürmekte olan saldırıya son verilmesini, sona ermiş olsa bile etkileri devam eden saldırının hukuka aykırılığının tespiti istiyebilir. Davacı bunlarla birlikte, düzeltmenin veya kararın üçüncü kişilere bildirilmesi ya da yayımlanması isteminde de bulunabilir." şeklinde düzenlemeler yer almaktadır. 5651 sayılı Yasa, internet ortamındaki yayınlar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunda hangi usul ve esaslara göre mücadele edileceğini düzenlemekte olup bu yönüyle 4721 sayılı Medeni Kanuna göre özel yasa durumundadır. Özel yasada bir düzenlemenin varlığı halinde öncelikle özel yasanın uygulanacağı hukukun genel kuralıdır. Kaldı ki özel yasa somut olaya ilişkin görev yönünden mahsus bir düzenleme de içermektedir. Şu halde, 5651 sayılı Yasadaki özel düzenleme gözetildiğinde bu konuda görevli mahkemenin Sulh Ceza Mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan tedbir kararının yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.