Davacı Müyesser vekili tarafından, davalı T... Gazete Dergi Basım A.Ş. adına Ahmet ve Yusuf aleyhine 14.10.2008 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat İstenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 26.03.2009 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde İstenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Davacı, E... soruşturması ile ilgisi olmadığı halde. S... Gazetesi'nin internet sitesinde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve E... iddianamesi adıyla anılan iddianame ve eklerinin mahkemeye sunulmasından sonra, iddianame ve eklerinin olduğu gibi yayımlandığını, iddianame ekleri arasında davacı ile dava dışı F.Sibel arasındaki telefon görüşmelerinin de yayınlandığını, özel yaşamının gizliliğini ve haberleşme özgürlüğünü bozan yayının kişilik haklarına saldın oluşturduğunu belirterek, uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.Davalılar ise, dava konusu yayının gerçek olduğunu, sözü edilen telefon konuşmalarının kanıt niteliğinde olduğunu, davacının telefonla görüştüğü F.Sibel'in nişanlısı Behiç'in iddianamede sanık olarak yer aldığını ileri sürerek reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.Yerel mahkemece, resmi belge niteliğindeki iddianame ekinden alınıp yayımlanan haberin görünür gerçekliğe uygun bulunduğu gerekçesiyle istem reddedilmiştir.Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesi gereğince herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Yine Anayasa'nın "Haberleşme hürriyeti" başlıklı 22. maddesinde, herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Bundan başka, Medeni Yasa'nın 24. ve 25. maddeleri ile koruma altına alınmış olan bu hakların saldırıya uğramasının yaptırımı da Borçlar Yasası'nın 49. maddesinde gösterilmiştir.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesinde de herkesin özel ve aile hayatına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu belirtilmiş; maddenin ikinci fıkrasında yasaya uygun sınırlama nedenleri sayılmıştır.Anayasa'nın 20/2 ve 22/2. maddeleri gereğince milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş yargıç kararı bulunması; bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de yasa ile yetkili kılınmış merciin yazılı emri ile kişinin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranabilir, bunlara el konulabilir, haberleşme engellenebilir ve gizliliğine dokunulabilir.Dava konusu olayda; davacının suç unsuru içermeyen dava dışı kişi ile yaptığı özel telefon konuşmaları kimliği de açıklanmak suretiyle yayınlanmıştır. Bu konuşmaların iddianame ekinde yer alması onların yayınlanmalarını gerektirmez. Kişinin gizli alanını oluşturan özel yaşamının gizliliğine doku-nulamayacağından, sıfatı ve konumu ne olursa olsun, kişinin oluru bulunmadan, özel yaşam alanına ilişkin olan haberleşme bilgileri kamuoyuna açıklanmaz. Davacının özel yaşam alanına ilişkin olan özel telefon görüşmelerinin yayınlanmasında kamu yararı da bulunmadığından, böyle bir yayın davacının özel yaşamının gizliliğine ve haberleşme özgürlüğüne saldırı niteliği taşır ve onun kişilik haklarına saldırı oluşturur.Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.