MAHKEMESİ : Kütahya 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2012/368-2013/268Davacılar S.. B.. vd vekili Avukat O.E..tarafından, davalı A.. D.. aleyhine 08/06/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/07/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacılar, davacılardan A.. B..'in kardeşi, davacılardan S.. B..' in kızı olan T. B..'in davalının oğlu A.. D.. tarafından öldürüldüğünü ancak olaya trafik kazası süsü verildiğini, A. D.. hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan ceza davası açıldığını ancak kendilerinin olayın kasden öldürme olduğunu iddia etmeleri üzerine trafik kazasının düzmece olduğunun ortaya çıktığını ve görevsizlik kararı verilmesi ihtimalinin ağırlık kazandığını, davalının kendilerini bu iddialarından caydırma amacıyla tehdit edildiğinden bahisle asılsız olarak şikayet ettiğini, savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalının bu asılsız iddiaları nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.Davalı, davacıların kızlarının ölümü ile sonuçlanan trafik kazası nedeniyle kendisine yönelik bazı tepkilerinin olduğunu, bunu anlayışla karşıladığını, ancak davacıların ölçüyü aşan bazı tepkileri nedeniyle yasal hakkını kullanarak şikayette bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davalının haksız bir şekilde davacılara suç isnadında bulunduğu gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.Dosya kapsamından davalının; davacılardan S.. B..' in kızının oğlu A. D.. ile Antalya' ya gezmeye giderken trafik kazası geçirip hayatını kaybettiğini, oğlunun davasının devam ettiğini, duruşmadan bir gün önce davacılardan Ayşe'nin önüne geçerek "Kana kan istiyoruz, seni yaşatmayacağız" diyerek kendisini tehdit ettiğini, H.B.. adlı kişiye oğlu A.D..'in adresini sorduklarını, bu kişilerin kendisine bir şey yapmasından endişe duyduğunu belirterek şikayetçi olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan soruşturma kapsamında davalının tanık olarak gösterdiği Z.E.. dinlenmiş ve davacılardan A. B.. ile babası olan S.. B..'in trafik kazası ile ilgili duruşmadan sonra adliye kantininde kayınbabası olan davalıya "Katil, kardeşimi öldürdünüz siz de öleceksiniz" şeklinde hakaret ve tehditte bulunduklarını, davalının kendisine davacılarla her karşılaştığında onlar tarafından tehdit edildiğini söylediğini beyan etmiştir. Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde ise; yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle davacılar hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış,olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda, taraflar arasında davacıların birinci derceden yakını olan T. B..'in hayatını kaybettiği trafik kazasından kaynaklanan bir anlaşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı, davacılar ile aralarındaki bu durumu anlatarak başından geçtiğini iddia ettiği bir olayı şikayet konusu yapmış, soruşturma aşamasında dinlenen tanık da, şikayet konusu olayların bir kısmını doğrulamıştır. Davaya konu olayın özellikleri ve gelişim biçimi göz önünde tutulduğunda, şikayet hakkının kullanılması bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmelidir. Yukarıda belirtilen ilke ve saptanan olgular ışığında, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmeli ve dava tümden reddedilmelidir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.