Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10608 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 8360 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/01/2013NUMARASI : 2012/230-2013/1Davacı D.. P.. vekili Avukat M.A.. tarafından, davalı M.. M.. aleyhine 31/12/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/01/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan araştırma sonunda istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, ...Televizyonunun 15/01/2009 günlü 32. Gün adlı programına konuk olan davalının "...D.. P.. üzerinden Ergenekon PKK'ya nüfuz etmiştir ve Hizbullah'a da Ergenekon bağlantılı olduğu bilinen unsurlar..." şeklindeki gerçek dışı ifadelerle kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu bildirerek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davacının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olduğunu, programda geçen ifadelerin davacı hakkında açılan kamu davasının iddianamesinde de bulunduğunu belirterek istemin reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, Dairemizin 30/01/2012 gün ve 2010/13297 Esas 2012/1091 Karar sayılı bozma ilamına uyularak davacı hakkında açılan kamu davasının iddianamesinin bir örneği getirtilerek incelenmiş, davalının davacıyı suçlayıcı bir makamda bulunmaması, davacı hakkında açılmış bir dava bulunmasının isnat edilen suçları işlediği sonucunu doğurmaması nedenleri ile istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir. Anayasanın 25. maddesi uyarınca “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” Anayasanın 90. maddesine göre usulüne uygun şekilde yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de kanun hükmünde sayılmaktadır. AİHS nin 10. maddesinde “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir....” hükmü bulunmaktadır. AİHM'nin 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “ İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan « bilgi » ya da « düşünceler » için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, « demokratik toplumun » onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,...” ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 başvuru nolu ve 16354/06 başvuru nolu kararlarında da tekrar etmiştir. Davacı, halen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Ergenekon ismi ile bilinen kamu davasında yargılanmaktadır. Davalı ise bir siyasetçidir. Katıldığı televizyon programında kendisine yöneltilen soruları kişisel değer yargılarını, düşüncelerini açıklayarak cevaplamıştır. Davacının yargılandığı kamu davasının iddianamesi ile kendisine isnat edilen suçlamalar ile ilgili görüşlerini, inancını dile getirmiştir. Dava konusu program içeriğinin güncel olaylara ilişkin bulunması, davacıya isnat edilen suçların nevi ve bu sebeple yargılanıyor olması nedenleri ile görünür gerçeklik bulunması karşısında davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı sonucuna varılarak istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.