Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10554 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4308 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Manisa 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 19/12/2013NUMARASI : 2012/128-2013/472Davacı-karşı davalı A.K.. tarafından, davalı-karşı davacı Ü.. G.. aleyhine 15/03/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; her iki davanın da husumetten reddine dair verilen 19/12/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı-karşı davalı ve davalı-karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir. 2- Davacı-karşı davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Dava, karşılıklı olarak açılan haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, her iki davanın da pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı-karşı davalı, Celal Bayar Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı olduğunu, davalı-karşı davacının da aynı yerde Dekan olduğunu, davalı dekanın kendisine bezdiri uygulamak amacıyla, düzmece gerekçelerle iki soruşturma açtığını, evrakta sahtecilik yaparak öğretim üyelerine hak etmedikleri ek ders ücreti alma yolunu açtığını, kendisini bölüm başkanlığından istifa etmeye zorladığını, haksız olarak fakülte sekreterinden izin alınmadan bürolara girilmemesi yönünde karar aldığını, bu karara uymadığı için büroların olduğu yere gelip kendisini kovduğunu ve terbiyesiz demek suretiyle hakaret ettiğini belirterek manevi tazminat istemiştir.Mahkemece, davanın davalının görevli olduğu kamu kurumuna açılması gerektiği; davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçe gösterilerek, yazılı şekilde karar verilmiştir.Anayasa m. 129/5’de, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, ancak idare aleyhine açılabileceği benimsenmiştir. Ne var ki, bu kural mutlak olmayıp; idari yetkilerin kullanılma alanı ile, eş anlatımla, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Özellikle, haksız eylemlerde kamu görevlisinin, Anayasa’nın bu güvencesinden yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Somut olayda, davalının hakaret ettiği ileri sürülmüştür. Kamu görevlilerinin hakaret etmeleri açıkca kişisel kusur oluşturur ve hiç bir biçimde görev ile ilişkilendirilemez. Bu sava dayanan davaların, Anayasa m.129/5 kapsamında değerlendirilmesi de mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, davacı tarafından hakaret edildiği iddiasıyla ilgili talepten dolayı davalıya husumet yöneltilebileceği benimsenmeli ve bu açıdan işin esası incelenmelidir. Şu durumda, belirtilen hususta işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Hüküm, açıklanan nedenlerle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı-karşı davalı yararına BOZULMASINA; davalı-karşı davacının tüm, davacı-karşı davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalı-k.davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna ve temyiz eden davacı-k.davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.