Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10546 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 10004 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 06/07/2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 22/03/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava dışı eşi ile evliliklerinin ilk günlerinden itibaren huzurlu ve mutlu bir hayat sürdürdüklerini, davalı tarafından kendisine dava dışı eşi ile arasında geçen uygunsuz telefon görüşme kayıtlarının gönderildiğini, eşi ile davalının birlikte olduklarını hatta birlikte kaçtıklarını, 18/06/2010 tarihinden itibaren davalının eylemleri ile evliliğinin bitmesine neden olduğunu, haysiyeti ve aile mahremiyetinin davalı tarafından ihlal edildiğini beyanla uğradığı manevi zararın davalıya ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı ise, davacının iddialarının tamamen gerçek dışı ve hayali bir takım soyut beyanlardan ibaret olduğunu, davacı ile eşi arasında huzurlu ve mutlu bir hayat sürdüğü iddiasının doğru olmadığını, evlilik boyunca eşler arasında şiddetli geçimsizlik ve uyumsuzluk olduğunun herkesçe bilindiğini, buna rağmen davacının mutlu ve huzurlu evliliğinin, sanki davalı yüzünden bozulmuş gibi lanse edilerek kendisini mağdurmuş gibi göstermesinin samimi ve inandırıcı olmadığını,davacının eşine şiddet uygulaması nedeniyle sadece amacının yardım etmek olduğunu bu iddiaların manevi tazminat iddiasını güçlendirmek için ileri sürüldüğünü beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davalının davacının eşi ile ilişkiye girdiği ve yine davacının eşi ile boşanmalarına davalının eylemlerinin sebep olduğu hususlarının ispatlanamadığı, davacının açtığı ilk boşanma davasının 28/07/2010 tarihinde feragatle sonuçlandığı, tarafların bilahare 21/10/2010 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, olayların gelişimine göre davalıya atfedilecek herhangi bir kusur veya fiil mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava dosyasının içerisinde bulunan ...1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2010/910 esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde, dava dışı eş ...'ın hazırlık aşamasında alınan beyanında, davacı eşi ...'a sinirlendiği için ... ile bir kez birlikte olduğunu eşine söylediği ve bunun üzerine eşinin kendisine tokat attığı yönünde beyanda bulunduğu, davalının da beyanında davacının eşi ile evli olmalarına rağmen 2006 yılından beri görüştükleri, 18/06/2010 tarihinde ...'nin eşi ile görüştüklerini öğrendiğini, davacı kendisini telefon ile aradığında önce ilişkileri olduğunu kabul ettiğini daha sonra ise ...'ye zarar vereceği düşüncesi ile ilişkilerinin olmadığını söylediği yönünde beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı, davacının eşi ile ilişkisinin olmadığı sadece yardım etmek amaçlı yanında olduğu şeklinde beyanlarda bulunmuş ise de,dosya kapsamı ile davalının davacının eşi ile ilişki içinde oldukları ve uzun süredir görüştükleri anlaşılmaktadır.Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi,mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile birliktelik yaşaması evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı ...'da evli olduğunu bilerek davacının eşi ile gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle haksız bir davranış içine girmiştir. Evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği davacı eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı düşünülemez. Sonuç itibariyle;davalının davacının eşi ile evli olduğunu bilerek birliktelik yaşadığı dosya kapsamı ile anlaşıldığına göre davalının sorumluluğu haksız fiilden kaynaklanmakta, dava da yasal dayanağının haksız fiile ilişkin hükümlerden almaktadır. Açıklanan nedenlerle,davalının eylemi ile davacının manen zarar göreceği kabul edilerek davacının kişilik değerlerinin haksız biçimde ihlal olunduğunun kabulü ile davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle manevi tazminat isteminin tümden reddedilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.