MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 15/11/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 03/05/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, dava dışı ... ile evli oldukları dönemde davalının eşi ile birlikte yaşadığını, davalının evli olduğunu bildiği halde eşi ile ilişkiye girmesinin sosyal çevresinde rencide olmasına, eşinin evi terkedecek duruma gelerek boşanma davası açmasına ve çocukları ile ilgilenmeyecek duruma gelmesine neden olduğunu beyanla uğradığı manevi zararın davalıya ödetilmesi isteminde bulunmuştur.Davalı, davacının eşi ... ile olan evliliğinin, kendisi ile davacının eşi ... arasında yaşanan ilişkinin çok öncesinde fiilen bitmiş olduğunu, davacının eşi tarafından defalarca aldatıldığını, hatta ... ile dava dışı akrabaları olan...'nun dini nikahlı birlikteliğinin olduğunu, davacının maneviyatının sadece kendisinin eylemi ile zarar gördüğü iddia edilerek kendisinden manevi tazminat istenmesinin yerinde olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, her ne kadar evlilik birliği devam ederken eşlerin sadakat yükümlülüğünün ihlali halinde, ilişkinin taraflarının haksız fiil nedeni ile müteselsilen sorumlu iseler de, dava konusu olayda davacının eşi ...'un, davacıyı evliliğin ilk yıllarından itibaren defalarca aldattığı, hatta eşinin 20 yıl kadar önce ... ile kuma alarak birlikte yaşamaya başladığı, bu kadından bir de çocuğunun olduğu, eşin başka kadınlarla uzun veya kısa birliktelikler yaşadığı, davacının bütün bunlara yıllardır sessiz kaldığı, ancak en son birlikte olduğu davalıya manevi tazminat davası açtığı, davacının daha önceki birliktelikler için manevi tazminat ya da boşanma davası açmayıp, en son davalıya karşı manevi tazminat dava açmasının Türk Medeni Kanununun 2. maddesi gereğince iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, davalının kuma ile yıllardır birlikte yaşadığı da dikkate alındığında eşinin davalı ile birlikteliğinden manevi acı çektiği kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Eşler evlilik birliğini kurmakla birbirlerine sadakat borcu altına girdikleri gibi, mensubu oldukları aile birliğine karşı da sorumluluk altına girerler. Davacının eşinin evli olmasına rağmen bir başkası ile birliktelik yaşaması evlilik sözleşmesi ile bağlandığı, sadakat borcu altına girdiği eşine karşı haksız eylem niteliğindedir. Davalı ... da evli olduğunu bilerek davacının eşi ile gayri resmi ilişkiye girmek suretiyle haksız bir davranış içine girmiştir. Evli bir kimsenin evlilik dışı birlikteliği davacı eşin sosyal kişilik değerlerine saldırı niteliğinde olduğu gibi bu eyleme katılan kişinin eylemi de bundan ayrı düşünülemez.Davalının davacıya yönelik haksız eyleminin varlığı tartışmasızdır. Davacının eşinin önceden birlikte olduğu kişilere karşı dava açmamış olması davalının haksız eylemini ortadan kaldırmayacağı gibi davalı tarafa da bir hak kazandırmayacaktır. Açıklanan nedenlerle, davalının eylemi ile davacının manen zarar göreceği kabul edilerek davacının kişilik değerlerinin haksız biçimde ihlal olunduğunun kabulü ile davacı yararına uygun bir tutarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle manevi tazminat isteminin tümden reddedilmiş olması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/06/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.