MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 25/02/2014NUMARASI : 2013/196-2014/69Davacı Ü.. E.. vekili Avukat U. E.. tarafından, davalı Ş.. G.. aleyhine 12/06/2013 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız eylem nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz olunmuştur.Davacı dava dilekçesinde, davalının hırsızlık ve dolandırıcılık suçundan dolayı kendisi hakkında şikayette bulunduğunu, hakkında açılan ceza davası neticesinde beraat ettiğini, davalının bile bile hakkında asılsız şikayette bulunduğunu iddia ederek manevi zararının davalıdan tahsilini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, manevi tazminat şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından; davalının, polis karakoluna müracaat ederek, kendisiyle evlenmek istediğini beyan eden davacıya hediye etmek amacıyla aldığı ve bir kısmını hediye olarak verip bir kısmı evindeki çekmecede duran takıların, davacı tarafından kendisinin bir bahaneyle evden yollanarak, götürüldüğü iddiasıyla davacıdan şikayetçi olduğu, davalının bu iddiasının soruşturma makamınca araştırılarak davacının da tutarsız beyanlarda bulunması üzerine davacı hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığını ihlal suçlarından kamu davası açıldığı, ceza yargılaması sonucunda ise, bahse konu altınların evlilik düşüncesiyle sanığa verilmesi nedeniyle, zilyedlik durumu bakımından sanığın üzerine atılı suçların unsurlarının oluşmadığı, olayın dolandırıcılık boyutuna da varmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği anlaşılmıştır.Davalı, Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen şikayet hakkını kullanan durumundadır. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için, şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların olması zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Somut olayda davalı, kendisiyle evleneceğini söyleyerek kısa bir süre evinde kalan davacının, bir bahane ile kendisini dışarı gönderdikten sonra habersizce evden gitmesi bu kapsamda kendisine hediye olarak alınan ziynet eşyalarını da yanında götürmesi nedeniyle davacı hakkında müracaatta bulunmuştur. Soruşturma ve yargılama aşamasında da toplanan delillerden olayın bu şekilde gerçekleştiği ortaya çıkmıştır.Şu durumda, davaya konu olayın özellikleri ve gelişim biçimi göz önünde tutulduğunda, davalının şikayet hakkını kullanması bakımından yeterli emarenin varlığı benimsenmelidir. Yukarıda belirtilen ilke ve saptanan olgular ışığında, davalı yönünden hukuka uygunluk nedeninin gerçekleştiği kabul edilmeli ve dava tümden reddedilmelidir. Mahkemece, kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 23/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.