Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10217 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 6400 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 25/03/2015 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen 22/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız şikayetten kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, .. olarak görev yaptığını, davalının da aynı üniversitede akademisyen olduğunu, davalının kendisini şikâyet etmesi nedeniyle hakkında idari soruşturma başlatıldığını, davalının asılsız ithamları nedeni ile görevinden istifa ettiğini, davalının şikayetinin hak arama özgürlüğünün sınırlarını aştığını belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, tarafların kamu görevlisi oldukları, davalının görevi sırasında yaptığı eylem ile kusurlu davrandığı,memurlar ve kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurdan doğan tazminat davalarının ancak idare aleyhine açılabileceği gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.Kural olarak kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken verdikleri zararlar hizmet kusuruna ilişkindir. Hizmet kusuruna dayanan tazminat istemlerinin de, idari yargı yerinde ve idareye karşı yöneltilmesi gerekir (Anayasa m.129/5, 657 sayılı Yasa m.13). Ancak, kamu hizmeti kavramı ile hiçbir şekilde bağdaştırılamayacak, görev gereklerinden ve sınırlarından ilk bakışta ayrılabilen ve nesnel kurallarla belirlenmiş kamusal çerçevenin dışına çıkan eylem ve işlemler; hizmet sırasında yapılmış olsalar bile, artık kamu hizmeti olarak nitelendirilemezler. Buna bağlı olarak da, yukarıda vurgulanan anayasal ve yasal hükümler kapsamında değerlendirilemezler. Somut olayda dava, haksız şikayet nedenine dayalı kişilik haklarının ihlalinden kaynaklanmaktadır. İdari eylem ya da işlem veya hizmet kusuru söz konusu değildir . Şu durumda, uyuşmazlığın genel hükümler doğrultusunda adli yargı yerinde çözülmesi gerekir. Mahkemece yargı yolu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.