Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10073 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12331 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Gölpazarı Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/04/2014NUMARASI : 2013/22-2014/17Davacı S.. K.. vekili Avukat A..Ç..K.. tarafından, davalı H.. A.. aleyhine 26/04/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylem nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup; davacı, murisi adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaz üzerinde bulunan ve ekip büyüttüğü meyve ağaçlarının davalı tarafından iş makinesi ile sökülmesi nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.1- Türk Borçlar Kanunu 49. ..maddesinde deyimini bulan zarar, mal varlığında meydana gelen bir azalmayı yani eksilmeyi ifade eder. Bu eksilme, mal varlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durum ile bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Nitekim tazminatın amacı da mal varlığındaki eksilmenin giderilmesi ve onun eski duruma getirilmesinin sağlanmasıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08/12/1965 günlü ve Esas 4/219 ve Karar 448 sayılı ilamında da belirtildiği gibi meyveli ağaçların kesilmesinden veya bunların hayatiyetine son verilmesinden doğan zararın ne şekilde hesap edileceği konusunda Borçlar Kanunu'nda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda hayatın olağan akışı içerisinde oluşan hukuk kurallarının olaya uygulanması suretiyle adalete uygun bir sonuca ulaşmak gerekir. Meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerektiği kökleşen Yargıtay içtihatlarıyla belli olmuştur. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.O halde mahkemece yapılacak iş hem uzman, hem de yerin sürüm değerini bilen kişilerden seçilecek bilirkişiler eliyle yukarıda belirtilen esaslar uyarınca zararın gerçek miktarının tespit ettirilmesidir. Bu esaslara aykırı olarak (ağaçların getirebileceği ürün esasına göre) düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılıp karar verilmiş olması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.2- Davalı tarafından sökülerek zarar verilen ağaçların bedeli maddi tazminat olarak kabul edilmiş olup, davacının gerçekleşen eylem nedeniyle koşulları oluşmadığı halde manevi olarak da zarara uğradığının kabulü doğru değildir.Yerel mahkemece, davacının manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalının manevi tazminat ile de sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (1 ve 2) nolu bentlerde gösterilen nedenler ile davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının ise öteki temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.