Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10016 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3040 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Mut Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 26/09/2013NUMARASI : 2005/15-2013/623Davacı L.. K.. vekili Avukat S.Ü..tarafından, davalı N.. K.. aleyhine 28/01/2005 gününde verilen dilekçe ile haksız eyleme dayalı maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/09/2013 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne ve tebligat gideri verilmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.2-Davacının diğer temyizlerine gelince;Dava, kasten yaralama nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.a)Dosyadaki kanıtlardan davaya konu olayda; davacının olay nedeniyle hastanede tedavi gördükten sonra, kontroller için gidiş-geliş yaptığı anlaşılmaktadır. Davacı, dava dilekçesinde 100 TL yol ve sair giderlerine ilişkin zararının da tazminini istemiş olup, 818 sayılı Borçlar Yasası'nın 42. maddesine göre de, davacının istemi makul ve olayın oluşuna uygundur. Mahkemece, davacının bu kalem zararının hüküm altına alınması gerekirken, açıklanan yönler gözetilmeyerek, bu istemin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.b)Mahkemece davacının faiz talep etmediği kabul edilerek, hüküm altına alınan tazminat tutarları için faiz yürütülmemiş ise de; dava dilekçesinin ilk kısmında, davacı açıkça faiz talebinde bulunmuş olup, bununla birlikte faizin başlangıç tarihini belirtmemiştir.Şu halde, hüküm altına alınan tazminat tutarlarına dava tarihinden itibaren yasal faize de hükmedilmesi gerekir. Karar bu bakımdan da bozulmalıdır.c)Borçlar Yasası'nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayda; olay tarihi, olayın gelişim biçimi ile davacının yaralanma derecesi göz önüne alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı azdır. Daha üst düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bu yönüyle de bozulması gerekir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2-a-b-c) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle BOZULMASINA; davacının öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.