Tebliğname No : 2014/193404 Kanun Yararına BozmaMAHKEMESİ : Denizli 3. Sulh Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO : 30/12/2013 - 2013/505 esas, 2013/1149 kararSUÇ : Kasten yaralama suçuKasten yaralama suçundan sanık R.. I..'ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86/2, 86/3-a 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince söz konusu hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair Denizli 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/11/2008 tarihli ve 2007/946 esas, 2008/1017 sayılı kararı sonrasında sanığın denetim süresinde işlediği başka bir suçtan mahkumiyetine karar verildiğinden bahisle bu kez yeniden 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 86/2, 86/3-a, 62 maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Denizli 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/12/2013 tarihli ve 2013/505 esas, 2013/1149 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 20.05.2014 tarih ve 2014/10008 – 34324 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 30.05.2014 tarih ve 2014/193404 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur ihbarnamede;Dosya kapsamına göre, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 17/10/2012 tarihli ve 2012/28844 esas, 2012/34779 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Denizli 3. Sulh Ceza Mahkemesince sanığın usulüne uygun çağrılmasına rağmen gelmediğinden bahisle yokluğunda savunması alınmaksızın karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece sanığın celp edilerek, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, savunma hakkını kısıtlayacak biçimde yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.Gereği görüşülüp düşünüldü:Sanığın yakalama emrinin yerine getirilmesi sırasında beyan ettiği A.. Mah. ..... Sok. No:......, Kat:.... D...adresine duruşma günü tebliğ edilmediğinden, Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Denizli 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/12/2013 tarihli ve 2013/505 esas, 2013/1149 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4.maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 24.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.