Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 30249 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 29397 - Esas Yıl 2014





Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Basit yaralama suçundan suça sürüklenen çocuk ...’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 86/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı Kanun’un 231/8. maddesi gereğince 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına dair ... Sulh Ceza Mahkemesinin 30/01/2014 tarihli ve 2013/119 esas, 2014/2 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 15.05.2014 tarih ve 2014/9760 – 33778 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 30.05.2014 tarih ve 2014/194708 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, 1) Kayden 02/07/1997 doğumlu olup, suçun işlendiği 05/08/2013 tarihinde 18 yaşım ikmal etmediği anlaşılan suça sürüklenen çocuk ... hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında, 2) 19/12/2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanun’un. 40.maddesi ile değiştirilen 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 23. maddesi gereğince haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen çocuklar açısından denetim süresinin 3 yıl olması gerektiği gözetilmeden, sanığın 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulmasına karar verilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Tebliğnamedeki 1 no'lu bozma nedeni yönünden; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının üzerine inşa edildiği hüküm, daha sonra davanın düşmesi kararı verildiğinde veya hükmün açıklanması ya da yeni bir hüküm kurulması halinde varlık kazanacağından ve ancak bu halde 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 305 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 223. maddeleri uyarınca temyiz edilebilme olanağına kavuşabileceğinden, bu aşamadan önce henüz hukuken varlık kazanmamış bulunan, bu hükmün temyiz merciince denetlenebilme olanağı bulunmamaktadır. Kanun yararına bozma yasa yolunun ise temyiz ve istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlere karşı başvurulabilen olağanüstü bir kanun yolu olup, amacının ülke sathında uygulama birliğine ulaşılması, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi olup bu kanun yoluna başvurulabilmesi için ilk ve temel koşulun, verilen hüküm veya kararın istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmasıdır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 29/06/2010 gün ve 11/70-159, 22/05/2012 gün ve 2011/8-498 Esas, 2012/211 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere belirtilen hukuka aykırılığın hükmün içeriğinin denetlenmesini gerektirmesi nedeniyle kanun yararına bozma konusu yapılması olanaklı bulunmadığından ve kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden, Adalet Bakanlığı'nın bu yöndeki kanun yararına bozma talebinin REDDİNE; 2) Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen 2 no'lu düşünce yerinde görüldüğünden; ... Sulh Ceza Mahkemesinin 30/01/2014 tarihli ve 2013/119 esas, 2014/2 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4 ( d ) maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, hüküm fıkrasından "5 yıl süreyle" ibareleri çıkartılarak yerine, "5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 23.maddesi gereğince 3 yıllık süreyle" ibarelerinin eklenmesine; hükmün diğer bölümlerinin aynen korunmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE; 17.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.