MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Her ne kadar karar sanığın yüzüne karşı verilmiş ise de, kanun yollarına başvuru süresinin tebliğ ile başlayacağı belirtilerek sanığın yanıltıldığı anlaşılmakla, temyiz isteminin süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1) Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas - 367 sayılı Kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Daireleri'nin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine 5237 sayılı TCK'nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasını gerektirip gerektirmediğinin karar yerinde tartışılmaması, 2) Sanık hakkında, hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK'nin 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluklarının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, 3) Sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK'nin 58. maddesinin uygulama maddesi olarak gösterilmemesi ve sanığın adli sicil kaydında yer alan...Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17.09.2010 tarih 2010/93 Esas - 2010/250 Karar sayılı ilamının, tekerrüre esas alınan ilamdan daha ağır ceza içerdiği gözetilmeden, daha az cezayı içeren ilamın tekerrüre esas alınması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, tekerrüre esas alınan ceza yönünden CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 06.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.