Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 237 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 18033 - Esas Yıl 2016





Mağdur ...'a yönelik kasten yaralama suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 86/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231.maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mazıdağı (kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 14/12/2012 tarihli ve 2012/73 esas, 2012/110 sayılı kararının itiraz edilmeden kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediğinin ihbar olunması üzerine 5271 sayılı Kanun'un 231/11. maddesi gereğince hakkındaki hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Kanun'un 86/2, 86/3-a, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Mazıdağı Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2016/30 esas, 2016/89 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 08.11.2016 tarih ve 2016/10625 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 24.11.2016 tarih ve 2016/390420 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, sanığın üvey annesine karşı işlemiş olduğu kasten yaralama eyleminden dolayı verilen ceza üzerinden, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/3-a maddesi uyarınca artırım uygulanarak yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmiş ise de, 5237 sayılı Kanun'un 86/3-a maddesinde belirtilen üstsoy hısımlığının, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 17. maddesinde belirtilen kan hısımlığı olduğu, üvey annenin ise aynı Kanun’un 18. maddesi kapsamında kayın hısımı olup, kan hısımı olmadığı nazara alındığında, sanık hakkında uygulanan temel ceza üzerinden artırım yapılmasının mümkün olmadığı gibi, sanık ile mağdur arasında böyle bir altsoy-üstsoy ilişkisinin de bulunmadığı, keza mağdurun sanıktan şikayetçi olmadığı ve sanığın da hakkındaki şikayetten vazgeçmeyi kabul ettiğinin anlaşılması karşısında, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı Kanun'un 73/4. maddesi gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Gereği görüşülüp düşünüldü: Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Mazıdağı Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2016/30 esas, 2016/89 sayılı kararının 5271 Esas No : 2016/18033 sayılı CMK'nin 309/4.maddesinin (d) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73/4. maddesi delaletiyle 5271 sayılı CMK' nin 223/8. maddesi gereğince mağdur ...’ın şikayeti söz konusu olmadığından DÜŞÜRÜLMESİNE; dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 18.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.