Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 23366 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 35710 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; 1) Sanık ... hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Hükmolunan adli para cezasnın tür ve miktarı, 14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 31/03/2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakındaki Kanuna eklenen geçici 2. madde uyarınca kesin nitelikte bulunduğundan, sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca isteme uygun REDDİNE, 2) Sanıklar . ve ..'ın şikayetçi ...'i silahla yaşamsal tehlikeye geçirecek şekilde kasten yaralama suçlarından, sanık ... mala zarar verme suçu ile sanık ..., mağdur ...'ı silahla kemik kırığı oluşacak şekilde kasten yaralama suçundan kurulan hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanıklar ... ve .... hakkında silahla yaşamsal tehlikeye geçirecek şekilde kasten yaralama suçundan kurulan hükümlerde, TCK'nin 86/1 maddesi uyarınca temel ceza belirlendikten sonra, olayda silahtan sayılan sopa kullanılması nedeniyle 86/3.e maddesi gereğince artırım yapılması, 87/1.d maddesi gereğince bir kat artırım yapıldıktan sonra belirlenecek cezanın 5 yıldan az olması halinde 87/1-son maddesi gereğince 5 yıla çıkarılması ve bu ceza üzerinden indirimlerin yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından ve sonuca etkili görülmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır. Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak; 1) Sanık ...'in adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan .. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2004/826 Esas, 2006/303 Karar sayılı ilamınnda 765 TCK'nin 456/4 maddesinden hükmedilen doğrudan 440 TL adli para cezasının, 1412 sayılı CMUK'un 305/1 maddesi gereğince kesin nitelikte olduğu ve aynı maddenin son fıkrası uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 58. maddesi hükmünün tatbik edilmesi, 2) Sanık ...hakkında, mağdur ...'a yönelik eylemi nedeniyle kurulan hükümde TCK'nin 29. maddesi uygulanırken hatalı indirim yapılarak sonuç cezanın “1 yıl 1 ay 3 gün hapis cezası” yerine “ 13 ay 22 gün hapis cezası” olarak hesaplanması sureti ile fazla ceza tayin edilmesi, 3) Sanıkların haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerinde, 5237 sayılı TCK'nin 53/1-c maddesinde yazılı, velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kendi alt soyları üzerinde kullanmaktan TCK'nin 53/3. maddesi gereğince şartla tahliye tarihlerine kadar yoksun bırakılabileceklerine karar verilirken, diğer kişiler hakkındaki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkilerini kullanmaktan hapis cezalarının infazları tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmalarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesi gereğince, sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünden TCK'nin 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkranın çıkarılması, sanık... hakkında kurulan hükümde TCK'nin 29. maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkradan “ 16 ay 15 gün” ifadesinin çıkarılıp yerine “1 yıl 3 ay 22 gün” ifadesinin eklenmesi, TCK'nin 62. maddesinin uygulanmasına ilişkin fıkradan “ 13 ay 22 gün” ifadesinin çıkarılıp yerine “1 yıl 1 ay 3 gün” ifadesinin eklenmesi ile sanıklar hakkında kurulan hükümlerin hak yoksunluğuna ilişkin fıkralarındaki “Sanığın mahkum olduğu hapis cezasının kanuni sonucu olarak TCK'nin 53/1, a-b-d-e. maddesindeki hakları infazı tamamlanıncaya kadar...” şeklindeki cümlelerde “b” harfinden sonra gelecek şekilde “c” harfinin eklenmesi ve hükümlerin diğer kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/07/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.