Kasten yaralama suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, bu cezasının anılan Kanun’un 50/1-d. maddesi gereğince 1 ay 20 gün süreyle eğlence yerlerine gitmekten yasaklanması seçenek yaptırımına çevrilmesine dair Kadıköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/01/2013 tarihli ve 2012/111 esas, 2013/75 sayılı kararının infazı sırasında, sanığın seçenek yaptırımın gereklerini yerine getirmediğinden bahisle 5237 sayılı Kanun’un 86/2, 86/3-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanun'un 51. Maddesi gereğince cezasının ertelenmesine ilişkin İstanbul Anadolu 25. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/07/2014 tarihli ve 2012/111 esas, 2013/75 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 14.10.2016 tarih ve 2016/502 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 27.10.2016 tarih ve 2016/382655 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, 5237 sayılı Kanun’un 50/6. maddesinde yer alan, “Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz... Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir.” hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, Kadıköy 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 30/01/2013 tarihli ilamıyla sanığın 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olması karşısında, sanık hakkında 3 ay 10 gün hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilmesi yahut seçenek tedbirin değiştirilebileceği gözetilmeden, sanık hakkında yeni hüküm kurmak suretiyle fazla ceza tayininde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Gereği görüşülüp düşünüldü: Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; İstanbul Anadolu 25. Sulh Ceza Mahkemesinin 10/07/2014 tarihli ve 2012/111 esas, 2013/75 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4.maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA; müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE;18.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.