Tebliğname No : 2015/39011 KYB-İtirazDairemizin 18/03/2015 gün ve 2015/7091 Esas, 2015/9985 Karar sayılı bozma kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 07.05.2015 tarih 2015/39011 sayılı itiraznamesi ile, Kasten yaralama suçundan sanık E.. G..’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a, 62/1, 52/1-2, CMK’nin 231/5. maddeleri gereğince 3.000 TL APC ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına dair Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 15/02/2008 tarih ve 2007/694 Esas, 2008/33 Karar sayılı kararının kesinleşmesine müteakip, sanığın denetim süresi içinde yeni suç işlemediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün kaldırılması ile davanın düşürülmesine ilişkin Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/04/2013 tarih ve 2007/694 Esas, 2008/33 Karar sayılı Ek kararı temyiz incelemesinde geçmeksizin kesinleşmiştir.Bu karara karşı Adalet Bakanlığının 29/01/2015 gün ve 94660652-105-48-11733-2014-2467/7079 sayılı “....Sanığın deneme süresi içerisinde 04/05/2009 tarihinde işlediği hakaret suçundan Bafra Sulh Ceza Mahkemesinin 15/04/2010 tarihli ve 2009/766 esas, 2010/324 sayılı karanyla 1.800 Türk lirası adli para cezasına mahkum edildiği halde, sanık hakkındaki davaya devam edilerek açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına dair karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” Gerekçesini içeren kanun yararına bozma istemi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/02/2015 tarih ve 2015/39011 sayılı ihbarnamesi ile Yargıtay 3. Ceza Dairesi başkanlığına sunulmuştur.Dairemizin 18/03/2015 gün ve 2015/7091 Esas, 2015/9985 Karar sayılı ilamıyla özetle, kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, yerel mahkeme kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun309. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca bu karara karşı; Deneme süresi kasten bir suç işlemediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/10. maddesi uyarınca, açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, davanın düşürülmesine dair kararın, kanun yararına bozulması halinde, Özel Dairece, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. Fıkrasının c bendi mi yoksa (a) bendi uyarınca mı işlem yapılacağının belirlenmesine ilişkindir.Deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemediğinden bahisle açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmü ortadan kaldırılarak, kamu davasının düşürülmesine dair karar, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde sayılan hükümlerden olup, davanın esasını da çözen bir karar niteliğinde olduğundan, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. Fıkrasının (a) bendi kapsamında kalan bir karar değildir. Mahkumiyet hükmü de olmadığından CMK’nun 309. maddenin 4. fıkrasının (b) ve (d) bentleri kapsamında da kalmamaktadır. Bu nedenle Yargıtay’ın, yasa gereği düşme kararlarının, aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30/03/2010 gün ve 2010/2-6 esas-karar sayılı, “03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı birleştirme Kararında da belirtildiği üzere düşme kararı mahkumiyet dışında davanın esasını çözen nitelikte bir karar olduğundan, yasa yararına bozma istemi üzerine Özel Dairece 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılama yapılmayacak şekilde yasa yararına bozma kararı verilmesi yerine, hükmün anılan Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca bozulmasına ve müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına karar verilmesi isabetsiz olup ” şeklindeki kararında da düşme kararının, 5271 sayılı CezaMuhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere bozulmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.Somut olayda, sanık E.. G.. hakkında, deneme süresi içerisinde 04.05.2009 tarihinde işlediği hakaret ve tehdit suçlarından Bafra Sulh Ceza Mahkemesinin 15/04/2010 tarih ve 2009/766 Esas, 2010/324 Karar sayılı ilamı ile mahkum olup, mahkumiyet hükmünün de kesinleştiği halde, sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmünün, 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesindeki amir hüküm gereğince açıklanması yerine, deneme süresi içerisinde bir suç işlemediğinden bahisle açıklanması geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak, kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi yerinde bir uygulama olmadığından, Özel Dairenin, bu nedene dayanarak hükmü kanun yararına bozması isabetlidir. Ancak, Yüksek Dairenin, yerel mahkeme hükmünün, ‘düşme kararının, 5271 sayılı Kanun’un 223. maddesinde sayılan ve davayı da esastan çözen mahkumiyet dışında bir karar olduğundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi gereğince aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere bozulmasına karar verilmesi yerine, hükmün, aynı Kanun’un 309/4. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu değerlendirmesiyle dosyanın itirazen incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi üzerine yapılan incelemede;Gereği görüşülüp düşünüldü:1) Yerinde görülen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının KABULÜNE,2) Dairemizin 18/03/2015 gün ve 2015/7091 Esas, 2015/9985 Karar sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,3) Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Bodrum 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22/04/2013 tarih ve 2007/694 Esas, 2008/33 Karar sayılı Ek kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesinin (c) bendi gereğince “aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere” kanun yararına BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE; 24.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.