Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 20563 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17210 - Esas Yıl 2015
Tebliğname No : 2015/163281 Kanun Yararına BozmaKasten yaralama suçundan sanık F.. İ..'in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 3-a, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 300,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/12/2010 tarihli ve 2008/452 esas, 2010/1809 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlediğinden bahisle önceki hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 3-a, 62 ve 52/2, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11-2. cümle maddeleri gereğince 1.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarihli ve 2008/1 esasi 2010/1 sayılı ek kararına karşı Adalet Bakanlığı'nın 28.04.2015 tarih ve 2015/8641–27748 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 12.05.2015 tarih ve 2015/163281 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur ihbarnamede; Dosya kapsamına göre; 1) Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 19/09/2008 tarihli ve 2008/12198 esas, 2008/9890 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/11. fıkrasında yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.” şeklindeki düzenleme nazara alındığında, mahkemece duruşma açılmasını müteakip, sanığın usulüne uygun davetiye ile celp edilmesi, varsa diyecekleri sorulup, anılan fıkra uyarınca değerlendirme yapıldıktan sonra hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden sanığın savunması alınmadan karar verilmesinde,2) Suç tarihi itibariyle adli para cezasının alt sınırının 5237 sayılı Kanun'un 52/1. maddesi gereğince 5 gün olduğu gözetilmeden, suç tarihinden sonra 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 1. maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 61. maddesine eklenen 9. fıkra uyarınca hüküm kurulmasında, 3) Bakırköy 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/12/2010 tarihli ve 2008/452 esas, 2010/1809 sayılı kararında sanık hakkında 300,00 Türk lirası adli para cezasına hükmedilmesine rağmen, önceki hükmün sanığın aleyhine olacak şekilde değiştirilerek 1.500,00 Türk lirası adli para cezasına hükmedilmesinde; isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309.maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.Gereği görüşülüp düşünüldü:Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Bakırköy 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarihli ve 2008/1 esasi 2010/1 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.