Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 20107 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 30424 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiHÜKÜM : Mahkumiyete dair Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü; Sanıkların ekmek alıp marketten evlerine dönmekte olan katılanları, araçlarına alarak 2 kilometreden fazla ıssız bir alana kadar götürüp burada nitelikli şekilde kasten yaralama eyleminde bulunmaları yanında TCK.nun 109/son maddesi gözetildiğinde, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun da oluştuğu, iddianamede bu yönde anlatım bulunduğu dikkate alındığında bu suçtan ek savunma hakkı verilerek, zamanaşımı süresince kovuşturma yapılması mümkün görülmüştür. 1) Sanık ... hakkında, ...'i yaralama suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede; Sanık hakkında tayin olunan cezaların, karar tarihindeki miktar ve türü itibariyle hükümlerin, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 23.03.2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 2. madde uyarınca kesin nitelikte olup temyiz kabiliyetleri bulunmadığından sanık müdafiinin temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE, 2) Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında ...'ü yaralama suçundan kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede ise; Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; Katılanın hem kemik kırığı hemde yaşamsal tehlike oluşacak şekilde yaralanmış olmasına göre birden fazla ağırlaşmış halin yahut birden fazla neticesi sebebiyle ağırlaşmış durumun aynı olayda oluşmuş olması halinde temel ceza tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır. a) Müştekinin yaralanması sonucu hayati tehlike ile birlikte kemikte kırık meydana gelmiş olup, bu şekilde TCK'nin 87/1-d ve 87/3. maddesinde ayrı ayrı yaptırımlara bağlanan iki ayrı sonuç meydana gelmiştir. Bu durumda sanık hakkında sadece en ağır cezayı gerektiren sonuçtan dolayı cezalandırılması gerektiği ayrıca TCK'nin 87/3. maddesinden TCK'nin 87/1-2. maddesine atıfta bulunulmadığı da gözetilerek, sanık hakkında TCK'nin 86/1, 87/1-d maddelerinin uygulanması ile yetinilmesi gerekirken ayrıca TCK'nin 87/3. maddesinin de tatbiki suretiyle fazla ceza tayini, b) 5237 sayılı TCK’nin 53/3. maddesine göre TCK’nin 53/1-c maddesinde yer alan velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun sadece kendi altsoyu üzerinde şartla tahliye tarihine kadar uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm tesisi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK'un 322. maddesi uyarınca hükümde TCK’nin 87/3. maddesindeki artırıma ilişkin paragrafın hükümden çıkartılması ve TCK’nin 62. maddesi uyarınca yapılan indirim neticesindeki sonuç cezanın da 2 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesi ve hüküm fıkrasının hak yoksunluğu ile ilgili kısmının “5237 sayılı TCK’nin 53/1-a,b,c,d,e bentlerinde yazılı hakları kullanmaktan mahkum oldukları hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, TCK’nin 53/1-c maddesinde yazılı velayet, vesayet ve kayyımlığa ait yetkileri kendi alt soyu üzerinde kullanmaktan TCK’nin 53/3 maddesi hükmü gereğince şartla tahliye tarihine kadar yoksun bırakılmasına” şeklinde düzeltilmesi ve sair kısımların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.