Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 18986 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16389 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Ağır Ceza MahkemesiMahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;Gereği görüşülüp düşünüldü;Yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;1) Sanık ... 28.08.2012 tarihli ... Asliye Ceza mahkemesinde talimat ifadesinde jandarma aracına vermiş olduğu zararı giderdiğini beyan etmesi karşısında, gerekli araştırma yapılarak sanık hakkında TCK'nin 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulama olanağının bulunup bulunmadığının tartışılmaması,2) Sanık... hakkında kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;Olayın geçtiği yer .... tatil beldesinin çarşı merkezi olup yaz tatili sezonu nedeniyle oldukça kalabalık olan beldede olay saati saat 02.00 itibariyle tüm yerleşim yerinde elektrik iletim hatlarından bilinmeyen bir nedenle beldeye elektrik verilemediği, ancak birkaç dükkanın sınırlı jeneratör aydınlatması ile olay yeri caddenin kısmen aydınlandığı bir anda, sanık..... ile sanık .... .... ve yanlarında sayıları tam olarak tespit edilemeyen 8-9 kişilik bir grup olduğu halde aralarında önceye dayalı husumet bulunmayan ve birbirlerini şahsen tanıyan mağdur...... ve kardeşleri...., .......... ve teyze oğl...... ve sayıları ile kimlikleri belirlenemeyen arkadaşları ile birlikte iki ayrı grup arasında tartışma sonrası çıkan kavgaya ilişkin olarak;Katılan..... yaralanması nedeniyle olaydan 4 gün sonra ......Hastanesinde. .....'in katılımı ile verdiği ilk ifadesinde sanık ......'yi tanımasına rağmen, sanığa yönelik bir şikayeti olmaksızın kendisine ateş edip yaralayan şahsın sanık..... dışında biri olarak fiziksel özelliklerine ilişkin bir açıklama yapmasına, bu anlatımdan sonra 06.12.2006 tarihli Cumhuriyet Savcısına verdiği müdafii huzurundaki ikinci ifadesinde kendisini vuran kişinin kim olduğunu net olarak bilmediğini söylemesine,karşılık, olayın üzerinden 31 ay gibi uzunca bir süre geçtikten sonra 17.02.2009 tarihli Cumhuriyet Savcısına verdiği ve 20.12.2011 tarihli kovuşturma aşamasında verdiği ifadesinde kesin bir anlatımla kendisini vuranın sanık..... olduğunu söylediği,Olay anında yanında bulunan kardeşleri ve yakın akrabası ....., ...., .... ve .....'nın ise olayın hemen akabinde sıcağı sıcağına verdikleri 02.07.2006 tarihli jandarmadaki ifadelerinde sanık.....'ye yönelik bir anlatımda bulunmadıkları gibi kimin ateş edip yaraladığını kesin bir şekilde ifade edemediklerinin yanında birbirlerinin anlatımları arasında da çelişki olduğu, sonrasında 06.07.2006 tarihli jandarmaya gelerek ikinci defa anlatımda bulunan....,.....'ın kendisine ...'i yaralayan kişinin..... olduğunu,....ıt'ın da aynı tarihli ikinci ifadesinde...'i yaralayan kişiyi gördüğünü ve ateş edenin..... olduğunu söyleyip şikayetçi olduğunu belirttiği;.....'ın ise bu anlatımlardan daha farklı olarak 02.07.2006 tarihli ifadesinde kardeşini vuranın..... olarak bilinen müşteki.... olduğunu söylediği,Olay yerinde kavgaya müdahale eden jandarma görevlileri de dahil olmak üzere onlarca kişinin bulunduğu kalabalık bir ortamda, tabanca ile ateş edenin kim olduğunun olayın hemen akabinde alınan ifadelerden anlaşılamamış bulunmasına, olay yerinde onlarca kişi olmasına rağmen olayı görüp anlatan tarafsız kamu tanığının bulunamamasına, olay anında birden fazla ateşli silahın kullanıldığının anlatılmasına karşılık bir silaha ait boş kovanların bulunmasına, suçta kullanılan ateşli silahın ele geçirilememiş olmasına, olay yerindeki şüphelilerden ateşli silah atış artıklarının tespitine yönelik hiçbir delil araştırmasında bulunulmayarak eksik ve yetkin olmayan bir şekilde soruşturmanın sonuçlandırılmış bulunmasına göre, olay tarihinden 31 ay sonra müştekinin maddi delillere dayanmayan iddiasına ve kovuşturma aşamasındaki “cezasını biz vermek istiyorduk bu nedenle ismini vermedik” şeklinde oluşa ve dosya kapsamına uygun da bulunmayan soyut beyanlarına itibar edilerek sanık.....'nin müsnet suçu işlediği kesin maddi delillere dayalı şekilde ispatlanıp tam bir vicdani kanaat oluşmadığı, yüksek de olsa bir ihtimale dayalı olarak sanığı cezalandırmanın mümkün bulunmadığı, ceza yargılamasının en önemli amacı olan maddi gerçekliğe ulaşmadan hüküm verilemeyeceği ve mevcut şüpheli durumdan sanık lehine yorumla, sanığın öldürmeye teşebbüs ve 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından beraati yerine yazılı şekilde olaydan uzunca bir süre geçtikten sonra, soruşturma aşamasındaki anlatımlarla açıkça çelişen anlatımlara ve yerinde olmayan gerekçeye dayalı olarak sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş sanık, sanık müdafi, katılan vekili ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı yasanın 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.