Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9983 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13003 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BABAESKİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/03/2014NUMARASI : 2012/277-2014/97Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalı eş tarafından ortak konuttan kovulduğunu, bu olaydan sonra tarafların tekrar bir araya gelmediğini, müvekkiline ait ziynet eşyalarının ise ortak konutta kaldığını ileri sürerek; müvekkiline ait ziynet eşyalarının aynen iadesini, bunun mümkün olmaması halinde ise fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere eşyaların bedeli olan 9.300 TL'nin tahsilini talep etmiş; 13.09.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile bedel yönünden talebini 12.269 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının, ziynet eşyalarını ortak konuttan ayrılmadan önce götürmüş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05.05.2010 günlü ve 2010/7368 E. 2010/9059 K. sayılı sayılı ilamında; davacının, davalıya düğünde takılan ziynetlerin iadesine ilişkin isteğinin BK'nun 244/2 maddesine dayandığı, buna göre davanın Aile Mahkemesinin değil, genel mahkemenin görevine girdiği gerekçesiyle, davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmış ve davanın kabulüne dair verilen hüküm, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; davacı kadına düğünde takılan ziynet eşyalarının, TMK'nun 220. maddesi uyarınca kadının kişisel eşyası olduğu iddiasıyla, aynı kanunun 226. maddesine dayalı olarak davalı kocadan iadesi istemine ilişkindir. Mahkemenin gerekçesine esas aldığı Yargıtay ilamı ise; bağış yapan koca tarafından, lehine bağış yapılan kadının kanuni yükümlülüklerini ihlal ettiği iddiasıyla, bağışlamanın geri alınması (BK. md 244, TBK. md 295) istemine ilişkindir.4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun, 5133 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun Üçüncü Kısım hariç olmak üzere İkinci Kitabından (md. l18 ila 395) kaynaklanan bütün davaların, aile mahkemeleri kurulan yerlerde bu mahkemelerce bakılacağını; aynı Yasanın 2. maddesi de, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde bu kanun kapsamına giren dava ve işlerin asliye hukuk mahkemelerinde bakılacağını hükme bağlamıştır. Şu halde, aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde, davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir.Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle mahkemece; o yerde ayrı bir aile mahkemesi varsa davanın aile mahkemesinde görülmesi için görevsizlik kararı verilmesi, aksi halde davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden, anılan kanun hükmüne aykırı şekilde asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla davanın esası hakkında hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.