Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9922 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 7977 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı Bakanlık vekili dava dilekçesinde; davalıya 2006-2011 yılları arasında fazla döner sermaye ek ödemesi yapıldığının tespit edildiğini, ihtarname gönderilerek davalıdan yersiz ödemenin iadesinin talep edildiğini, ihtara rağmen davalının fazla ödemeyi iade etmemesi nedeniyle eldeki davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek; toplam 12.083,02 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işlemeye başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini dilemiş; davalı vekili ise yargılama sırasında; davacının 60 gün içinde idari yargıda dava açması gerekirken bu süreyi kaçırdığını iddia ederek; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; idari işlemin geçersiz olduğu, zamanında geri alınmaması nedeniyle sıhhat kazandığı, idarenin işlemin geri alınması için gereken süre geçtikten sonra davalıya fazla ödemelerin iadesi için yazı yazıldığı, idarenin fazla ödenen parayı istirdat etmek için idare hukuku prensiplerine göre takip başlatması, yahut idari yargıda süresi içinde dava açması gerektiği, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin alacaklıyla ikinci derece bir dava hakkı temin ettiği, mal varlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki dava ve yollarla önlenmesi mümkünken sebepsiz zenginleşme davasının gündeme gelemeyeceği, sebepsiz zenginleşme şartlarının tüm bu nedenlerle yerine gelmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yersiz ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkindir. Dosya içeriğinden; .....Hastanesi'nde görev yapan davalıya 2006-2011 yılları arasında 12.083,02 TL fazla ödeme yapıldığının 19.04.2012 tarihli inceleme raporu ile tespit edildiği; davacının bu rapora istinaden 18.07.2012 günü eldeki alacak davasını açtığı anlaşılmaktadır. Somut olayda, idarenin yanlış da olsa herhangi bir şart tasarrufunun bulunmadığı açıktır. Ortada bir şart tasarrufu bulunmadığından, şart tasarrufun varlığı halinde uygulanacak ilkelerin somut olayda uygulama yeri yoktur.İdari Yargılama Usulü Kanununun 2.maddesinde; idarenin, idari eylem ve işlemlerine karşı (işlem ve eylemi yapan idare aleyhine) iptal ya da tam yargı davası açılabileceği kabul edilmiştir. Kural olarak, idari yargıda gerçek kişiler aleyhine dava açılamaz. Bu bağlamda gerçek kişi olan davalı aleyhine idari yargıda dava açılamaz. Uyuşmazlığın; adli yargıda sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değerlendirilip tartışılarak çözümlenmesi gerekmektedir. HGK'nın 05.12.1984 tarih, 1982/13-387 E.-1984/997 K. Sayılı kararında; herhangi bir şart tasarrufa dayanmayan salt hatalı ödemelerin idare tarafından borçlar kanununun sebepsiz zenginleşme ilkelerine göre geri istenebileceği açıklanmıştır. 6098 sayılı TBK.'nın 78.maddesi hükmü gereğince, borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Bu madde de belirtilen yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Bu, davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.Hal böyle olunca mahkemece, hastane kayıtlarına ilişkin belge ve bilgiler celbedilerek, deliller tam olarak toplandıktan sonra konusunda uzman ehil bilirkişi vasıtasıyla davalıya yapılan ödemenin; ..... Bakanlığına Bağlı Kurum ve Kuruluşlarda Görevli Personele Döner Sermaye Gelirlerinden Ek ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümleri çerçevesinde yersiz yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.