MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ.Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacılar ile davalının kardeş olduklarını, birlikte ortak iş yaptıklarını, bu amaçla 1992 yılında davalıya 4.833.320.000 TL (4.833 TL) ödediklerini, davalının bu parayı iade etmediğini belirterek, denkleştirici adalet ilkesi gereğince bu günkü alım gücüne ulaştırılarak davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini beyan etmiştir. Mahkemece; davada tarafların aktif ve pasif dava ehliyeti olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 16.02.2012 tarih, 2011/21538 E.-2012/3772 K.sayılı kararında “Saklı tutulan alacağın değeri araştırılmadan ve görev yönü incelenmeden davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir” ilamı ile bozma kararı verilmiş, mahkemece; bozma ilamına uyulmasından sonra, davacı vekili 3.celsede, fazlaya ilişkin hakkı saklı tutmadıklarını, taleplerinin 4.833 TL (4.833.320.000 TL) eda davası olduğunu, davalarını bu miktara hasrettiklerini beyan etmiştir.Bilirkişi raporuna göre, denkleştirici adalet ilkesi gereğince; 1992’de ödenen 4.833.320.000 TL (4.833 TL)’nin dava tarihi 29.06.2007 tarihinde ulaştığı değerin 827.860,91 TL olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, bozma ilamından sonra aynı karar ile davanın husumetten reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.Davada, davacıların 1992 yılında davalıya ödedikleri 4.833.320.000 TL’nin (4.833 TL’nin) denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değer talep edilmektedir.Ancak, daha sonra talebin 4.833 TL’ye hasredildiği açıklansa da, davacının Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı davada istemiş olduğu (görev sınırından fazla olan) alacağın bir kesiminden feragat etmeyip, o kesime ait davayı yalnız geri alırsa, davalı bu geri almaya rıza gösterse bile, Sulh Hukuk Mahkemesince davaya devam edilmeyip görevsizlik kararı verilmesi gerekir. Davacının geri aldığı alacak kesimi son bulmadığı için alacağın tamamı çekişmeli olduğu kabul edilip, görevli mahkemenin alacağın tamamına göre belirlenmesi gerekir. Dava konusu alacağın tamamı 827.860.91 TL olduğu bilirkişi raporu ile açıklandığından her ne kadar davacılar vekilinin alacağını 4.833 TL olarak sınırladığını beyan etse de, alacağın tamamına göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, mahkemece; davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.