MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİTaraflar arasında görülen nişan hediyelerinin iadesi- tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı (k.davalı) vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde, tarafların nişanlı olup, 09 Temmuz'da nişanın bozulduğunu, davalıya verilen 1 çeyrek altın, kol saati, yüzük ile oturma gurubu takımının aynen, olmadığında bedelinin tahsilini ve 8.000 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili cevabında, davacının verdiği hediyelerin kendilerinde olduğunu beyan etmiş, birleşen davada, davalı tarafından davacıya takılan 5 burma bilezik, altın set, söz bileziği, yüzük ve bohçanın aynen, olmadığında bedelinin tahsili ile kira bedelinin ve 10.000 TL manevi tazminatın davacı (K.davalı) dan tahsilini talep etmiştir.Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile 1 çeyrek altının aynen, olmadığında 72 TL bedeli ile oturma gurubu bedeli 2.030 TL'nin davalıdan tahsiline, manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, birleşen davada ise, tek taş yüzüğün aynen, olmadığında 108 TL'nin davacı (K.davalı) dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, giyim eşyası, kira parası ve manevi tazminat ile ilgili taleplerin de reddine karar verilmiş, hükmü taraf vekilleri temyiz etmiştir.Dairemizin 22.03.2012 tarih, 2012/2674 E. - 2012/7629 K. sayılı ilamında; “Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile talepler hakkında açık ve tereddüt olmayacak şekilde karar verilmesi gerektiği, davalı (K.davacı) nın talep ettiği 5 bilezik ve altın set için hükümde açıkça kabul ya da red kararının verilmemesi, bu konuda açıklık olmaması usul ve yasaya aykırıdır” gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesinden sonra kurulan yeni hükümde sadece davalı (K.davacı) nın talebi ile ilgili olarak “Davalı (K.davacı)nın 5 bilezik, altın takı seti ve söz bileziği talebinin reddine” ilişkin karar verilmiş, bozmadan önceki hüküm fıkraları ile ilgili açıklama yapılmamış, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.Hüküm, davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihai bir karardır. Hüküm ile taraflar arasındaki uyuşmazlık esastan sona erer ve hüküm kesinleşince, artık o dava konusu uyuşmazlık hakkında aynı taraflar arasında, aynı dava sebebine dayanarak yeni bir dava açılamaz ve kesin hüküm oluşturur (HUMK. Madde 237, HMK. Madde 303). HUMK.nun 389.maddesinde (HMK.nun 297/2.maddesinde) “Verilen karar ile taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yazılmalıdır” hükmü getirilmiştir. Bozma ilamından önce temyiz edilmiş, fakat bozma nedeni yapılmamış hususlar ile ilgili hükümler kesinleştiği için ilgili taraf yönünden usuli müktesep hak niteliğini kazanmıştır. Mahkemece; bu talepler ile ilgili olarak yeni kurulan hükümde “Hükmün bozma kapsamı dışında kalan hususların kesinleşmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmelidir. Mahkemenin bu kararı tespit hükmü niteliğindedir.Ayrıca, davalı (K.davacı)nın bozma kararından önce kısmen kabulüne karar verilen talepleri ile ilgili olarak lehine vekalet ücretine hükmedilmesine rağmen, bozmadan sonra ve bozma konusu yapılan talebi hakkında davanın reddedilmesi nedeniyle davalı (K.davacı) ya vekalet ücreti verilmemesi gerekirken, hükmün 4.fıkrasında 1.200 TL vekalet ücretinin davacı (k.davalı)dan alınarak davalı (K.davacı) ya ödenmesine ilişkin karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.