Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9889 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17666 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : NAZİLLİ 1. AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 16/01/2014NUMARASI : 2010/275-2014/19Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın husumetten reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesi ile; tarafların boşandıklarını, düğünün ertesi günü davacının bayıldığını ve hastaneye kaldırıldığını, uyandığında altınlarının alındığını gördüğünü, davacıya sadece bir yüzük ve bir alyansının geri verildiğini, kayınvalidesinin diğer altınların satılarak borçların ödendiğini söylediğini, defalarca istenmesine karşın takılarının iade edilmediğini belirterek, ziynet eşyalarının aynen iadesini, mümkün olmadığı takdirde karar tarihindeki değerlerinin tespit olunarak davacıya ödenmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının düğün yapıldığı gece rahatsızlandığını, davalı tarafından hastaneye kaldırıldığını, tüm eşyalar ve ziynetlerin otelde kaldığını, davalının ailesinin davacıyı hastanede ziyaret ettiklerini, rahatsızlandığı anda yanında olmayan annesinin altınları almasının mümkün olmadığını, düğünden bir hafta davalının izninin bittiğini, Almanya'ya döndüğünü, davacının davalının anne ve babası ile yaşamaya başladığını, bir süre sonra davalıyı ailesinin yanında bekleyeceğini söyleyerek evden ayrıldığını, giderken tüm kişisel eşyalarını da, ziynetleri de aldığını ifade ederek davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davacı tarafça düğünde takılan ziynet eşyalarının davalının anne ve babası tarafından rızası hilafına alınıp bozdurularak harcandığı, davacıya iade edilmediği söylenerek davanın davalıya yöneltildiği, ziynetlerin müşterek hanede kaldığı, elinden zorla alındığı, götürülmesine engel olunduğu, davalının takıları bozdurup harcadığı iddiasının bulunmadığı, iddianın ileri sürülüş biçimi ve niteliğine göre davada davalının pasif husumet ehliyetinin olmadığı, davanın davalının anne ve babasına açılmadığı gerektiği gerekçesi ile pasif husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edimiştir.Dava, ziynet eşyalarının aynen tazmini veya bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporu ve sunulan düğün fotoğraflarına göre dava konusu edilen altınların düğünde davacıya takıldığı hususu ihtilaflı değildir.Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyalarının, kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılacağından, davacıya ait olduğunun kabulü zorunludur. Davacı düğünde takılan ziynet eşyalarının evlilik birliği devam etmekte iken rızası hilafına alındığını ve geri istediğinde kayınvalidesinin borçlar için bozdurulduğunu söylediğini iddia etmektedir.Dinlenen davacı tanıkları, düğünde takılan ziynet eşyalarından, hastaneye kaldırıldığında davacının üzerinde bulunanların, davacı ameliyata girmeden önce, davalının annesi tarafından alınarak çantasına konulduğunu, geri kalan altınların kaldıkları otelde olduğunu ve kayınpederinin almaya gittiğini hastanede kendilerine söyleyen davacının sonrasında üzerinde hiç takı görmediklerini, sorduklarında takıların bir daha kendisine verilmediğini beyan ettiğini ifade etmişleridir. Davalı tanıkları ise takıların davacıda olduğunu yönünde ifade vermişlerdir.Davacının iddiası ,dinlenen tanık beyanları ve davalı savunması birlikte değerlendirildiğinde , davalı ile evlilik birliği içerisinde iken davacının hakimiyeti altında olduğu anlaşılan ziynet eşyaları yönünden davalı eşi Şenay'a husumet tevcih edilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.Mahkemece, açılan dava yönünden işin esasının incelenip, toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.