MAHKEMESİ : ANDIRIN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/01/2014NUMARASI : 2011/507-2014/5Taraflar arasındaki sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı dava dilekçesi ile; davalıdan özel parsel yaptırmak kaydı ile satmakta olduğu arsalarından 338m2 lik ve özel parsel nosu 41 olan arsayı 06.07.1995 tarihinde senetle satın aldığını, 60.000.000 TL ödediğini, satın aldığı yerin etrafını tel çit ile çevirdiğini, kadastro tespiti sırasında taşınmazın davalının babası adına yazıldığını, talep etmesine karşın davalının ne arsayı ne de arsanın bu günkü değeri olan 25.000,00 TL'yi vermediğini belirterek, 25.000,00 TL alacağının tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı ise; dava konusu arsayı kardeşi ile birlikte davacıya sattığını, arsanın zilyetliğinin davacıda olduğunu, satışın yapıldığı tarihte tapu kaydının olmadığını, kadastro çalışmalarında tespitin yanlışlıkla 167 ada 17 parsel numarası ile babası adına yapıldığını, A... D... isimli şahsın tespite itiraz ederek tapu iptal ve tescil davası açtığını, dolayısı ile tapu kaydının henüz kesinleşmediğini, kesinleştiğinde davacıya devir yapılacağını, açılan davanın haksız olduğunu ifade ederek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; davalının özel parselasyon ile 41 parsel numarası verdiği 338,00 m2 miktarındaki taşınmazını, 06/07/1995 tarihli menkul arsa satış senedi başlıklı harici satış sözleşmesi ile 60.000.000,00 TL bedeli karşılığında davacıya sattığı, zilyedliğini devrettiği, satış bedelini peşinen aldığı, satıştan sonra yapılan kadastro tespiti sonucu dava konusu taşınmazın davalı murisi A... Y...adına tespit edildiği, sonrasında davacı yanca defalarca istenmesine rağmen tapusunun davacıya devredilmediği, satış bedeli olarak ödediği meblağın kendisine iade edilmediği, bu suretle davalının satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücü değeri kadar sebepsiz olarak zenginleştiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulü ile 8.015,59 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, tapusuz olup, senet ile satılan ve intikal ettirilmeyen taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin alacak davasıdır.Davada; taşınmaz satış sözleşmesi ile ödenen bedelin, tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeni ile, TBK'nun 77-82.maddeleri (BK'nun 61-66.maddeleri) gereğince iadesi talep edilmektedir.Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK'nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.Sebepsiz zenginleşme; bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Davada, satış tarihinde tapuda kayıtlı bulunmayan taşınmazın davalıdan satın alındığı ileri sürülmüştür. Bilindiği üzere; tapuya kayıtlı olmayan taşınmazlar menkul mal hükmünde olup, zilyetliğin devri suretiyle satış gerçekleşmiş olur. Tapusuz taşınmazlarda, zilyetliğin devri ile ilgili yapılan anlaşmalar geçerli olup, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1.maddesi gereğince bu sözleşmelerin varlığı her türlü delil ile ispatlanabilir.Somut olayda; A... İlçesi, T... Mahallesi, M... Mevki, ... özel parsel nolu ... m2 yüzölçümlü taşınmazı davalının 06.07.1995 tarihinde menkul arsa satış senedi başlıklı adi senet ile davacıya sattığı, taşınmazın zilyetliğinin davacıya devredildiği hususunun davalının kabulünde olduğu, 12.03.1996-10.04.1996 tarihleri arasında yapılan 30 günlük ilan süresi içinde Kadastro Mahkemesine dava açılmadığından, kesinleşen kadastro neticesinde, dava konusu taşınmazın da içerisinde bulunduğu toplam 7757 m2 lik arsanın 167 ada 11 parsel numarası ile davalı Abdullah oğlu Durdu ve diğer Abdullah çocukları adına iştirak halinde malik olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının ödediği satış bedelinin dava tarihinde ulaştığı alım gücü değeri kadar zenginleştiği kabul edilmiş, bu hususta bilirkişi heyetinden alınan davacının satış tarihinde ödediği 60.000.000 TL'nin dava tarihi olan 26.12.2011 tarihi itibarı ile enflasyon, tüketici fiyat endeksi , altın döviz kurlarındaki artışlar, memur maaşları ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak sureti ile ulaştığı alım gücü bedeli 8.015,59 TL üzerinden dava kısmen kabul edilmiştir.Taraflar arasındaki satış sözleşmesi, taşınmazın bulunduğu bölgedeki, kadastro tespitinden önce yapıldığı için,her ne kadar sözleşme adi yazılı şekilde yapılmış olsa da geçerli sayılmaktadır. Davacı başlangıçta iyiniyetli olarak satın alıp, zilyetliğini de devralmıştır. Davacının gerek dava dilekçesinde ve gerekse temyiz dilekçesinde talebi davalıya ödediği bedelin dava tarihindeki değeridir.Hal böyle olunca; Taraflar arasında yapılan satış sözleşmesinin geçerli bir sözleşme olduğu nazara alınmak sureti ile taşınmazın dava tarihindeki rayiç değeri tespit ettirilip, bu bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.