MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen kira tesbiti davası hakkında verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. ... ile aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av.... geldi. Gelen taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin karara bağlanması için belirlenen güne dosyanın bırakılması uygun görüldü.Belirli gün ve saatte dosyadaki bütün kâğıtlar okunarak, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; müvekkili şirketin yetkili ortağı olan ....ile davalı....AŞ. nin yetkili ortakları olan .... ve....’nun birlikte ortak bulundukları dava dışı ....Şirketinin tasfiyesine ve aynı adreste ... tarafından kurulacak şirketin, ... Limited Şirketine ait makine ve işçiler ile faaliyetini sürdüreceğinin kararlaştırıldığını, müvekkil şirketin kurulmasından sonra ise ileride koşulları yeniden gözden geçirilmek üzere taraflar arasında imzalanan 19.08.2010 tarihli kira sözleşmesinin vergi dairesine sunulduğunu, bu tarihte tasfiyesine karar verilen ... Limited Şirketi ile davalı şirket arasında imzalanmış bulunan 15.01.2010 tarihli kira protokolünün ise devam etmekte olduğunu, bu nedenlerle tarafların bir araya gelerek imzaladıkları 14.09.2010 tarihli protokol ile 31.12.2010 tarihine kadar davacı şirketin ödeyeceği kira ile ileride ödenecek kiranın yeni bir kontrat ile belirlenmesi hususunun kararlaştırıldığını, ancak davalı şirketin taraflar arasında yapılan önceki protokol ve kira sözleşme hükümlerine rağmen 01.01.2011 tarihinde başlayacak yeni dönemin kira miktarı konusunda muaraza çıkardığını ileri sürerek; hakimin müdahalesi ile sözleşmeler ve protokol arasındaki çelişkinin giderilmesini, buna göre 19.08.2010 tarihli kira sözleşmesinin kapsadığı Ekim, Kasım ve Aralık 2010 tarihlerine ait kira paralarının KDV dahil 11.159,85 TL, 01.01.2011 tarihinden itibaren başlayacak yeni dönemin kira parasının ise 15.01.2010 tarihli protokol uyarınca aylık KDV dahil 24.650 TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin, 19.08.2010 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığı mecura ait kira paralarını ilk aydan itibaren eksik ödediğini, bu nedenle 01.01.2011 dönemine ait yeni kira bedeli ile eksik ödenen kira bedellerinin ödenmesinin davacı şirkete ihtar edildiğini, ancak bu ihtardan sonuç alınamaması nedeniyle davacı aleyhine takip başlatıldığını, davanın ise bu takip nedeniyle açıldığını savunarak; davanın reddini istemiştir.Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen 19.08.2010 tarihli sözleşmenin geçerli olduğu, uzayan dönemde de bu sözleşme hükümlerine göre kira parasının tesbit edileceği gerekçe gösterilerek; Ekim, Kasım, Aralık 2010 tarihlerinde kira parasının 30.000 TL + KDV, 2011 yılı için ise aylık kira parasının 36.079 TL olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında re'sen ele alınması gereken bir husustur.Davanın açıldığı 27.01.2011 tarihinde yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK. nun 8. maddesinin 2. fıkrasının 1. bendine göre; “ Kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaları”, Sulh Hukuk Mahkemesinde görülür. Eş söyleyişle, tahdidi olarak sayılan bu davalar dışındaki diğer davalarda, görevli mahkeme davanın değerine göre belirlenmelidir.Bu durumda, mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakmak gerekir.Somut olayda ise; davacı taraf, davalı şirket ile imzaladığı 19.08.2010 tarihli kira sözleşmesinin ileride yeniden gözden geçirileceğinin kararlaştırıldığını, bu gözden geçirmenin ise 14.09.2010 tarihli protokol ile yapıldığını, ayrıca taraflar arasında daha önceden imzalanmış olan 15.01.2010 tarihli protokolün de geçerliliğini devam ettirdiğini, ancak davalı şirketin bu sözleşme ve protokol hükümlerine rağmen yüksek kira bedeli talep ettiğini ileri sürerek; taraflarca imzalanan sözleşme ve protokole hâkimin müdahalesi ile davalı tarafça çıkartılan muarazanın giderilmesini talep etmiştir. Diğer bir anlatımla, eldeki davanın; kira tesbiti istemiyle açılan bir dava olmadığı ortadadır.Şu durumda; davaya konu mecurun yıllık kira miktarı, dava tarihi itibariyle sulh hukuk mahkemesinin görev sınırı olan 7.780 TL yi aştığından, davaya bakmakla görevli olan mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu düşünülmeksizin davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 990 TL vekâlet ücretinin davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.