MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki iştirak nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dilekçesinde; boşanma ilamıyla birlikte müşterek çocukların velayetinin davacıya verildiğini, müşterek çocuklar lehine nafakaya hükmedilmediğini, okul çağına gelen çoçukların masraflarının arttığını ve davacının müşterek çocukların masraflarını tek başına karşılayamadığını ileri sürerek, davalının dava tarihinden itibaren müşterek çocuklar lehine aylık 200'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini, sözkonusu nafakanın dava sonunda iştirak nafakası olarak devamını talep ve dava etmiştir.Davalı yasal süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş ve usulüne uygun tebligata rağmen duruşmaya katılmamıştır.Mahkemece; yapılan ekonomik sosyal durum inceleme raporuna göre davalının herhangi bir gelirinin bulunmadığı, herhangi bir işte çalışmadığı, davalının bayan olduğu, herhangi bir gayrimenkulünün de bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava; iştirak nafakası istemine ilişkindir.TMK 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi gerekir.Somut olayda, tarafların.. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/31 Esas, 2013/109 Karar sayılı ilamı ile davalı kadının müşterek yaşamı terkederek başka bir erkekle yaşamaya başlaması nedeniyle boşandıkları, 19.11.2013 tarihinde sözkonusu kararın kesinleştiği, sözkonusu boşanma ilamıyla birlikte 2005 ve 2007 doğumlu olan müşterek çoçukların velayetinin babaya verildiği; boşanma dosyasında 2013 yılında yapılan sosyo ekonomik durum araştırmasında; davalı kadının birlikte yaşadığı şahısla birlikte tütüncülük yaptığı; yıllık gelirinin 10.000 TL olduğu, 28 yaşında olduğu tespit edilmiştir.Temyiz istemine konu iş bu nafaka dosyasında yapılan sosyo ekonomik durum araştırmasında ise, davalı kadının çalışmadığı, üzerine kayıtlı gayrimenkul ve aracının bulunmadığı; 30 yaşında olup, çalışmaya engel fiziki bir rahatsızlığının bulunmadığı, davacı babanın ... Belediyesinde işçi olarak çalıştığı, aylık gelirinin 1000 TL olduğu, annesi ve çoçuklarıyla birlikte ikamet ettiği, şahsın üzerine kayıtlı menkul, gayrimenkulünün bulunmadığı, anlaşılmıştır.Sosyal güvenlik durumu araştırmasında; davalının çalışmadığı bildirilmiştir. Davalının gelir durumunu ispat yükü davacıya aittir. ... 2011/10062 E.-2011/15424 K.) Davacı tanığı .... yargılamada davalı kadının çocukları görmeye geldiğini, ihtiyaçlarını karşıladığını görmediğini, davalının tütün işi yaptığını bildirmiştir.Mahkemece; tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocukların yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları, davalı annenin tütün işinde çalışıyor olması ve çalışmaya engel fiziksel bir rahatsızlığının bulunmayışı, bu nedenle davalının da ortak çocukların bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözardı edilerek, hakkaniyete uygun az da olsa uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.