MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(AİLE) MAHKEMESİTaraflar arasındaki yoksulluk nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; tarafların..... Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi'nin 2010/382 Esas sayılı dava dosyası ile TMK 166/4 maddesi uyarınca boşandıklarını, davalı lehine, 300,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, yoksulluk nafakasına hükmedilmesini gerektirir yasal koşulların mevcut olmadığını ve nafakanın kaldırılması gerektiğini, davalının emekli memur olup, boşanma ve sonrasındaki süreçte ekonomik durumunda ciddi düzeyde iyileşmeler olduğunu, gelir elde ettiği işyerleri olduğunu beyanla, davalı lehine takdir edilen 300,00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece; "davalının da emekli olup, boşanmayla yoksulluğa düşmediği, davacı ve davalının eşit ekonomik koşullarda oldukları, davacıya hissedar olduğu şirketten, davalıya da, ailesine ait olduğunu iddia ettiği kuru temizleme ve halı yıkama işyerlerinden maddi katkı olduğu kanaatinin oluştuğu, davalı tarafın sosyal ekonomik durumunun davacıya göre daha kötü olmadığı ve aldığı emekli maaşı ile yoksulluğunun ortadan kalktığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yoksulluk nafakasının dava tarihinden geçerli olarak ortadan kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.TMK'nun 176. maddesine göre; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkemece nafaka kaldırılabileceği gibi, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına da karar verilebilir.Yargıtay HGK.nun 7.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. HGK.nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması," yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. (HGK. 7.10.1998 gün 1998/2-656 E.,1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2-1158-1185 sayılı ve 1.5.2002 gün 2002/2-397-339 sayılı kararları).Somut olayda; davalı lehine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2011 Tarih, 2010 /382 Esas- 2011/266 Karar sayılı boşanma ilamı ile birlikte 300 TL yoksulluk nafakasına hükmolunduğu, davalı kadının boşanma ilamı esnasında ve bu davanın açıldığı tarihde 1.031,48 TL emekli aylığı alarak, asgari ücret seviyesinde bir gelire sahip olduğu hususu sabittir. Ancak, davalının asgari ücret seviyesindeki geliri davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, gerekçeli kararda belirtilen davalının ailesine ait olduğu beyan olunan Kuru Temizleme Ve Halı Yıkama işyerinden elde ettiği net gelirin ve davacının hissedarı bulunduğu şirkete ait yıllara göre değişen bilançolarının celbiyle tarafların sosyo-ekonomik durumlarının somut olarak tespiti ile koşulları oluştuğunda TMK'nun 4.maddesinde vurgulan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun bir miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır.Yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yoksulluk nafakasının tamamen kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.