Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9625 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2362 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 04/06/2013NUMARASI : 2012/374-2013/551Taraflar arasında görülen itirazın iptali davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dava, haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı öne sürülen itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, görevsizlik kararı verilmişse de, varılan sonuç dosya içeriğine ve yasal düzenlemeye uygun düşmemiştir.4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un “Amaç” başlıklı 1.maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde “Bu Kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verildikten sonra aynı Yasanın 3. maddesinde mal, satıcı ve tüketici ayrı ayrı tanımlanmıştır. Yasal düzenlemeye göre mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, satıcı; kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyatleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri, tüketici ise; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder. Bir hukuki ilişkinin 4077 Sayılı Yasa kapsamında olduğunun kabulü için, yasanın amacı içerisinde ve az yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin hukuki bir işlem olması gerekir.Somut olaya gelince; davacı ile davalı arasında abonelik sözleşmesi bulunmadığı, davanın haksız fiilden kaynaklandığı gözetildiğinde dava konusu olayda 4077 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından, davanın genel mahkemede görülmesi gerekir.Hal böyle olunca, davanın mahkemece görülüp sonuçlandırılması gerekirken, Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek yazılı şekilde hüküm oluşturulması doğru görülmemiştir.Kabule göre de; yeni usul yasası hükümlerine göre görev dava şartı olarak düzenlendiğinden HMK'nın 114/1-c, 115/1-2 maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken eski HMUK hükmüne göre dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.