MAHKEMESİ : KONYA 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 10/09/2013NUMARASI : 2013/127-2013/255Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili davacı şirketin endüstriyel özel ve tıbbî gazların üretimi, depolanması, taşınması, pazarlanması ve iç ve dış ticareti fâaliyetiyle uğraşmakta olduğunu, K.. yolu üzeri A.. Mahallesi Aksaray tesislerinde fâaliyetlerini sürdürmek amacıyla davalı şirketten ...... abone numarası ile elektrik alımı yaptığını, dava konusu iki adet faturada herhangi bir hizmet karşılığı olmadığı belli olan kayıp-kaçak bedeli adı altında toplam 4.175,58 TL bedelin müvekkili şirketten tahsil edildiğini, davalı şirket tarafından kayıp-kaçak bedelinin müvekkili şirketten tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin ihmal, kusur ve alt yapı eksikliklerinden kaynaklanan kayıp-kaçak bedelinin müvekkili şirketten tahsil edilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek, kayıp-kaçak bedeli adı altında müvekkili tarafından ödenmiş olan 4.175,58 TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının müvekkili şirketin 11800067 numaralı sanayi tarifeli elektrik abonesi olduğunu, davacının faturalar için öngörülen yasal itiraz süresi içinde itiraz hakkını kullanmadığını, bu nedenle bedelini ödediği faturalara dayanarak alacak talebinde bulunmasının hukukî dayanağının olmadığını, Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin aynı mahiyetteki iki farklı davada müvekkili şirket lehine onama kararı verdiğini, faturada belirtilen kayıp enerji bedelinin EPDK tarafından tahsil edildiğini, davacının taleplerinin muhatabının müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirketin kayıp enerji bedelini faturalandırmasının ve abonelerden talep etmesinin yürürlükteki mevzuat gereği olduğunu, dava konusu tahakkukların tümünün müvekkili şirket tarafından mevzuat gereğince faturalara yansıtıldığını ve tahsilinin mevzuat gereğince dağıtım şirketleri tarafından bir zorunluluk olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahalli Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalı tarafından davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak enerji bedelinin tahsil edilip edilemeyeceği hususunda olduğunu, Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Tarifeler Dairesi Başkanlığının 03/07/2013 tarihli yazısı, Kayıp-Kaçak Bedeline İlişkin Açıklamalar, 26/06/2013 tarihli ve 4476 Sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararı, Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğ, Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğe göre, elektrik abonelerinden alınan kayıp-kaçak bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Kanunu kapsamında ve ilgili mevzuat hükümlerine göre Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Kararları ile belirlenen bir bedel olduğunu, kanunun 17.maddesi 1/son cümlesinde "İlgili tüzel kişiler kurul tarafından onaylanan tarifeleri uygulamakla yükümlüdür." hükmünün ve kanunun 17. maddesinin 4. fıkrasında ise "Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar." hükümlerinin yer aldığını, bu yasal hükümler çerçevesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından onaylanan fonsuz tarife tabloları içerisinde yer alan bedellerin dağıtım şirketlerince abonelerden tahsili ve söz konusu bedellerin ödenmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu, bu nedenle bu bedellerin kurul tarafından belirlenmesi nedeniyle dağıtım şirketleri tarafından kaldırılması, azaltılması yahut artırılmasının söz konusu olmadığını, diğer yandan kayıp-kaçak bedelinin Elektrik Piyasası Perakende Satış Hizmet geliri ile Perakende Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkındaki Tebliğin 4.maddesine göre belirlendiğini, düzenleyici işlem niteliğindeki bu tebliğe karşı Danıştay'da açılan davada yürütmeyi durdurma istemlerinin reddedildiğini, henüz düzenleyici nitelikteki dayanak oluşturan işlemle ilgili verilmiş bir ihtar kararı bulunmadığından gerek tahakkuk tarihi gerekse dava tarihi itibariyle kayıp kaçak bedeli alınmasının yasa ve mevzuat gereği olduğunu, gerek Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 19/04/2013 tarih 2012/29943 Esas 2013/10243 Karar sayılı ilamı, gerekse Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2013/2775 Esas 2013/4217 Karar 13/03/2013 tarihli ilamlarına göre perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir davranışta bulunamayacağını, tarifelere uyma yükümlülüğünün bulunduğunu, böylece tarifelere uygun olarak tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp-kaçak bedellerinin iadesinin istenemeyeceği görüş ve düşüncelerine yer verilmiş olmakla, gerek yasal mevzuat gerekse emsal nitelikte Yargıtay içtihatları gereğince faturalarda yer alan kayıp-kaçak bedelinin iadesi istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmiştir.Dairenin önüne gelen uyuşmazlık; davalı kurum’un abonelerinden kayıp-kaçak bedeli isteyip isteyemeyeceği; buradan varılacak sonuca göre de davalının davacıdan tahsil ettiği kayıp-kaçak bedelinin iade edilip edilmeyeceği noktalarında toplanmaktadır.Davacı ile davalı arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşmeye istinaden davalı tarafından davalıdan kayıp/kaçak bedeli olarak (davacının iddiasına göre) 4.175,58 TL tahakkuk ettirildiği hususunda tartışma bulunmamaktadır.Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Davacı Kurum tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinin 1.fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2.fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları fâaliyetleri ve bu fâaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4.maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.Hem bu hâl, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.Bununla birlikte, nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.) Açıklanan nedenler ve ilkeler ışığında; davacının istediği miktar hususunda gerekirse bilirkişi incelemesi de yapılmak suretiyle, davacının ne kadar miktar alacağı olduğu belirlenerek, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.