Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9532 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21641 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : YERKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 29/05/2014NUMARASI : 2011/90-2014/893Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 26.05.2015 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalı vekili Av. A.. U.. geldi. Karşı taraftan davacı vekili Av. G.. T.. geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalının, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü'nde memur olarak çalışmaktayken, 01.08.2005 tarihinde emekli olduğunu, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'nın 03.02.2011 tarihinde, davalının 4 yıl, 1 günlük Bağ Kur hizmetini iptal ettiğini, bunun üzerine davalının fiili hizmet süresinin 25 yılın altında kaldığını, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun, davalıya 15.07.2007-14.01.2011 tarihleri arasında ödenen emekli maaşı, emekli keseneği ile gecikme zammı olmak üzere toplam 59.891,42 TL borç çıkardığını, bu borcun ... Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından, 31.03.2011 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'na ödendiğini, davalının Bağ Kur hizmetinin iptal edilmesi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan 59.891,42 TL'nin Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine istinaden davalıdan rücuen tahsili için işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını belirterek; davanın kabulü ile, 59.891,42 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin kamu zararına yol açan herhangi bir işlem, eylem ve davranışta bulunmadığını, ortada bir kamu zararı var ise bunun ilgili kurumların işlemlerinden kaynaklandığını, talep edilen gecikme cezalarının ve faiz oranlarının yasal dayanağının bulunmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını savunarak, öncelikle, davanın zamanaşımından reddine, mahkemece işin esasına girilecek olur ise davacının taleplerinin ilgili dava dışı kamu kurumunun hizmet kusurundan kaynaklanması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini dilemiştir../..Mahkemece; davalının gerçek hizmet süresinin 25 yıldan az olduğunun sonradan anlaşıldığı, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün, SGK Başkanlığı'nın hesabına 41.229,48 TL ve 18.661,94 TL olmak üzere toplam 59.891,42 TL ödeme yapmak zorunda kaldığı, bu olayda her ne kadar davalının hile ve açık hatası söz konusu olmasa da, yasa gereği eksik hizmet süreleri nedeniyle ödenen aylıkların ve keseneklerin tamamlatılması gerektiği, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 866,22 TL'yi kesenek iadesi olarak iade ettiği, davacı vekilinin bu kısıma ilişkin talebinden feragat ettiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacı tarafın ödediği 59.024,90TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiştir.Dava; davacı kurumun, davalı adına dava dışı kuruma ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği paranın, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak rücuen davalıdan tahsili istemine ilişkindir.Taraflar arasında uyuşmazlık; davacının, dava dışı kuruma ödemek zorunda kaldığı parayı, davalıdan talep etmekte haklı olup olmadığı, talep etmekte haklı olduğunun kabulü halinde ise ne kadarını talep etme haklı olduğu hususunda toplanmaktadır.Davalı A.. T..'ın ... Vergi Dairesinde memur olarak görev yapmaktayken, 01.08.2005 tarihinde kendi isteğiyle emekliye ayrıldığı, toplam 25 yıl 4 ay 28 gün hizmeti üzerinden kendisine emekli aylığı bağlandığı, davalının hizmetlerinin A.. Ş.. adlı dava dışı bir kişinin hizmetleriyle yanlış birleştirildiğinin sonradan anlaşılması üzerine, davalının 4 yıl, 1 günlük Bağ Kur hizmetinin iptal edildiği, dolayısıyla davalının gerçek hizmet süresinin 25 yıldan az olduğu, hizmet süresinin idarece yanlış hesaplandığı, davalının yasal süreyi tam olarak doldurmadan emekliye sevk edildiği dosya içeriği ile anlaşılmaktadır.5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun Yersiz Ödemelerin Geri Alınması başlıklı 96. maddesinde; "Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler; a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden, b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır..." hükmü yer almaktadır.5510 sayılı Kanun öncesinde, 506 sayılı Kanun'un 121.maddesinde yersiz ödemelerin kayıtsız şartsız iadesi öngörülmüş olup, yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamının farklı hukuki durumlara özgü olarak değişiklik göstermediği görülmektedir.5510 sayılı Kanun ile ödeme yükümünün kapsamı, sigortalının kasıt veya kusuruna veya Kurumun hatalı işlemine göre farklılaştırılarak kayıtsız şartsız iade öngören 121.madde hükmüne göre lehe bir düzenleme getirilmiştir../..Bu bağlamda; 5510 Sayılı yasanın 96/b fıkrası gereğince, davacının davalıdan talep edebileceği miktar, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemelere ilişkin olabilir. Davalı tebliğ tarihten itibaren yirmidört ay içinde ödeme yapar ise ana paraya faiz işletilmez. Yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra ödeme yapılır ise artık bu sürenin sonundan itibaren ana paraya kanunî faiz hesaplanmalıdır. Tüm bu bilgiler ışığında somut olay irdelendiğinde; davalıya yapılan yersiz ödeme, davalının hizmet süresinin tespiti sırasında, davalı ile isim benzerliği bulunan dava dışı 3. kişinin hizmet dosyası ile davalının hizmet dosyasının karıştırılmasından kaynaklanmış olup, ortaya çıkan hatalı işlemde davalının her hangi bir kastı, gerçeğe aykırı bildirimde bulunması söz konusu değildir. Bu nedenle olaya, 5510 Sayılı yasanın 96/b fıkrası hükümleri uygulanmalıdır. Hal böyle olunca mahkemece; davacının, davalıdan isteyebileceği dava konusu bedelin, 5510 sayılı yasanın 96/b fıkrası hükümü dikkate alınarak hesaplanması hususunda denetime elverişli, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu talebin tümüyle kabulü doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine, ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 26.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.