Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9363 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22126 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ÇANKIRI 2. ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİTARİHİ : 18/09/2014NUMARASI : 2014/206-2014/522Taraflar arasındaki nafakanın artırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ve davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacılar vekili dava dilekçesinde; davacı Vesile ile davalının Çankırı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/239 Esas ve 2005/438 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, davacı Vesile yararına 100,00 YL yoksulluk nafakası, davacı Betül yararına ise 75,00 TL iştirak nafakası takdir edildiğini, davacının boşandıktan sonra evlenmediğini, hayatını çocuklarına adadığını, büyük çocuklarının Ege Üniversitesi'nde eğitim gördüğünü, küçük çocukları davacı Betül'ün ise Eskişehir'de mimarlık bölümünde okuduğunu, davacı Vesile'nin çocukların masraflarını karşılamakta zorlandığını ileri sürerek, 100,00 TL olan yoksulluk nafakasının 500,00 TL'ye, 75,00 TL olan iştirak nafakasının yardım nafakası olarak 525,00 TL artırılmak sureti ile 600,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde; talep edilen nafaka miktarlarının çok yüksek olduğunu, kirada oturduğunu, kredi borçlarının bulunduğunu, ikinci evliliğini yaptığını ve bu evliliğinden olan çocuklarına da bakmakta olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.Mahkemece; Davacı Vesile yönünden davanın kısmen kabul edilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere 100,00 TL yoksulluk nafakasının 275,00 TL'ye yükseltilmesine, davacı Betül yönünden ise, burs ve geri ödemeli katkı kredisi aldığı, karşılıksız burs miktarının aylık 300,00 TL olduğu, davalının ekonomik durumu ile davacı Betül'ün aldığı 300,00 TL karşılıksız burs nazara alındığında, yardım nafakasına hükmedilmesi halinde davalının ekonomik açıdan zor durumda kalacağı gerekçe gösterilerek yardım nafakasına yönelik talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre , davacıların ve davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir../..Davacılar vekilinin yardım nafakasına yönelik temyiz itirazlarının değelendirilmesinde;TMK.'nun 364/1.maddesinde; "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür". Aynı Kanunun 365. maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.MK.'nun 328.maddesinde; "Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, anne ve baba durum ve koşullara göre, kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler", düzenlemesi yer almıştır.Açıklanan yasa hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nevi sosyal yardımlaşma olup, ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır. Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.Okumakta olan kişi kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki; bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi de asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun'un 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.Somut olayda ; toplanan bilgi ve belgelerden, davacı Vesile'nin ev hanımı olduğu, yakınları ile kaldığı ve onların yardımları ile geçimini sağladığı, davalının tanker söförü olarak çalıştığı 1.750,00 TL maaş aldığı, evli olduğu, bu evliliğinden 10 ve 4 yaşlarında iki çocuğunun bulunduğu, tarafların müşterek çocuğu Betül'ün Eskişehir ilinde mimarlık fakültesinde öğrenim gördüğü, kredi yurtlar kurumundan karşılıksız burs ve geri ödemeli kredi aldığı, karşılıksız burs miktarının aylık 300,00 TL olduğu anlaşılmaktadırAçıklanan bu ilkeler ışığında; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, istenen nafakanın niteliği ve davalı babanın bakım yükümlülüğü ile gelir durumu nazara alınarak; mahkemece davacının giderleri ve davalının gelirleri ile orantılı şekilde hakkaniyet ilkesi de gözetilmek sureti ile davacı Betül yararına uygun bir miktar yardım nafakasına hükmedilmesi gerekirken burs aldığı gerekçe gösterilerek talebinin tamamen reddedilmesi doğru görülmemiş , bozmayı gerektirmiştir../..Davalının yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazlarına gelince; Türk Medeni Kanunu'nun 176/4 maddesi hükmüne göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına karar verilebilir. Bu hüküm gereğince mahkemece iradın arttırılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin artırımı gerektirmesi gerekmektedir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, davacı kadın için hükmedilen en son yoksulluk nafakası miktarına, nafakanın niteliği, ekonomik göstergelerdeki olumsuz değişiklikler ve ÜFE artış oranları dikkate alındığında davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının fazla olduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece; önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu, hakkaniyete uygun oranda artırım kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek miktarda yoksulluk nafakasına karar verilmiş olması Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesinde hükme bağlanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.