MAHKEMESİ : ŞANLIURFA 1.AİLE MAHKEMESİTARİHİ : 21/10/2013NUMARASI : 2013/373-2013/944Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili, tarafların 23.12.2004 tarihinde boşandıklarını, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 110,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini ve yoksulluk nafakasının Ceylanpınar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2006/76 E-2007/6 K.sayılı kararı ile aylık 120,00 TL'ye çıkartıldığını, müşterek çocuk A.. E.. 'in özürlü olduğunu ve davacı olan annesinin A..'e mahkemece veli tayin edildiğini, Ceylanpınar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2003/117 E-2004/120 K. sayılı kararı ile, müşterek çocuk Adem lehine aylık 90,00 TL nafakaya hükmedildiğini ve bu nafakanın aynı mahkemenin 2006/77 E-2007/7 K. sayılı kararı ile aylık 105,00 TL'ye çıkartıldığını, aradan geçen zaman içinde paranın alım gücünün düştüğünü, davacının müşterek çocuğun ihtiyaçlarını karşılamaz hale geldiğini ileri sürerek, davacı lehine hükmedilen aylık 120,00 TL yoksulluk nafakasının aylık 350,00 TL'ye, müşterek çocuk A.. lehine hükmedilen aylık 105,00 TL nafakanın aylık 350,00 TL'ye çıkartılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı, emekli işçi olduğunu, talep edilen miktarın yüksek olduğunu ve bu miktarı ödeyecek maddi gücünün bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davacı Z.. K.. için aylık 300,00 TL, müşterek çocuk A.. E..için aylık 200,00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.Dava, yoksulluk nafakası ve davacının velayeti altında bulunan özürlü müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakanın artırılması talebine ilişkindir. TMK.nun 175.maddesi gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında nafaka isteyebilir. Yoksulluk nafakası boşanma davası içerisinde istenebileceği gibi, o dava devam ederken ya da sonuçlandıktan sonra ayrı bir dava ile de istenilebilir.Yoksulluk durumu; günün ekonomik koşulları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları birlikte değerlendirilerek takdir edilmelidir. Yoksulluk nafakası, ahlaki ve sosyal düşüncelere dayanır. Onun içindir ki bilimsel öğretide: "Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğindedir" şeklinde açıklamalara yer verilmiş bulunmaktadır (Akıntürk, Turgut: Aile Hukuku, 2. cilt, İst. 2002, sh.294).Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK.nun 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır.Ayrıca TMK. 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır". Aynı Yasanın 328/1.maddesine göre de; "Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur" (TMK. 330/1).Somut olayda; tarafların 23.12.2004 tarihinde boşandıkları, boşanma kararı ile birlikte davacı lehine aylık 110,00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği ve yoksulluk nafakasının Ceylanpınar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2006/76 E-2007/6 K. sayılı kararı ile aylık 120,00 TL'ye çıkartıldığı, müşterek çocuk A.. E.. 'in özürlü olduğu ve davacı olan annesinin Adem'e mahkemece veli tayin edildiği, Ceylanpınar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2003/117 E-2004/120 K. sayılı kararı ile, müşterek çocuk Adem lehine aylık 90,00 TL nafakaya hükmedildiği ve bu nafakanın aynı mahkemenin 2006/77 E-2007/7 K. sayılı kararı ile aylık 105,00 TL'ye çıkartıldığı anlaşılmıştır.Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre, davacının ev hanımı olduğu, velayeti altına alınan ve özürlü olan müşterek çocuk Adem ile birlikte yaşadığı; davalının emekli işçi olduğu, aylık 850,00 TL emekli maaşı bulunduğu, şeker hastalığı nedeniyle sağ bacağının kesik olduğu, tek odalı bir dükkanda tek başına yaşadığı, üniversite öğrencisi olan kızı M.. E..'e mahkemece hükmedilen aylık 300,00 TL yardım nafakası ödediği anlaşılmıştır.Mahkemece yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davacının velayeti altında bulunan müşterek çocuk lehine 2022 sayılı Yasa gereğince özürlü maaşı ve davacı lehine özürlü yakını olması nedeniyle bakım için maaş bağlanıp bağlanmadığının araştırılmadığı, yapılan araştırmanın yetersiz olduğu, mevcut dosya kapsamına göre davacılar lehine davalı aleyhine hükmedilen nafaka miktarlarının, davalının gelir durumu dikkate alındığında yüksek olduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları ayrıntılı bir şekilde tespit edilerek, davacıların ihtiyaçlarına, davalının kızı M.. E..'e ödemiş olduğu yardım nafakası miktarı ve davalının gelir ve giderleri de dikkate alınarak, TMK'nun 4. maddesi gereğince hakkaniye uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu, davalının gelir durumu ile orantısız, davalıyı ödeme güçlüğüne düşürecek nitelikte nafaka takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.